Herhangi bir iş hakkında bilgi sahibi kişilerin görüşlerine başvurmaya, o kişilere danışmaya ve fikir alış verişinde bulunmaya istişare denir. Bir yerde toplanıp istişarede bulunan topluluğa şura, kendisiyle istişare edilen kişilere ise müsteşar denilmektedir. Danışılan kişilerin o konu hakkında derin bilgisi, tecrübesi, kültürü ve niyeti halis olmalıdır aksi halde yanlış yönlendirme yapar, elde edilmesi gereken sonuç başarısız olur. Bu sebeple bilene danışmalıyız, yarım bilgiye sahip olan kişiler yanıltıcı bilgiler verirler ve yanlış yola sevk ederler. Müşavere edenler hedefine ulaşır, kimseye danışmadan tek başına karar verenler ise her zaman şaşırır ve yanlış karar verirler. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz, ulu sözü dinlemeyen kişi sonunda köpek gibi ulumaya başlar, delinin ipi ile kuyuya inilmez, deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun, kör rehberin olursa çukura düşersin, Akıl akıldan üstündür atasözleri bize bazı gerçekleri ifade etmektedir.
İstişare edilecek kişi gönül dostu, güvenilir, özü ve sözü doğru olmalıdır. Doğru düşüncesinin aksine fikir beyan eden kişi, karşısındaki kişiyi aldatmış ve hainlik etmiş olur, oysa danışman bildiği her şeyi açıkça ifade etmeli, bilmediği konularda fikir söylememelidir. Hz. Peygamberimiz: “ her kim, kendisiyle istişarede bulunan, danışan kardeşine bildiği halde hayrın ve doğrunun aksine bir şey söylese, fikir beyan etse şüphesiz ona hıyanet etmiş olur.” buyurmuştur. İslam dininin esasları hakkında istişarede bulunmak yanlıştır ancak hakkında kesin delil bulunmayan konular ile dünya işleri, idari ve sosyal konularda istişare etmek sünnettir. Hz. Peygamberimiz, birçok konuda ashabı ile her zaman istişarede bulunmuştur, ashabının fikirlerinden, bilgisinden ve tecrübelerinden faydalanmıştır. Dostlarımızla müşavere edersek, onlara güvendiğimizi, fikirlerine ve sözlerine önem verdiğimizi, sevgi ve muhabbetimizi gösterdiğimizi ortaya koymuş oluruz.
Bir hadis-i şerifte: “ Hiçbir topluluk, istişareden zarar görüp helak olmamıştır. İstişareyi terk etmek ise helake sebep olur.” Buyurmuşlardır. Allah’ın, Peygamberimize istişare etmeye emretmesi, ümmeti için istişarenin önemini ve gereğini bildirmesi yönünden önem arz eder. Diğer hadis-i şeriflerde ise: “ İstişare eden mahrum olmaz; istişare eden pişman olmaz; iktisat eden fakirlik sıkıntısı çekmez.” Ve “ Bir millet istişare yaptıkça işlerinin en doğrusuna yol bulmuş olur.” buyurmuşlardır. Türk Devlet hayatında danışmak ( istişare etmek) yüzyıllardan beri uygulanmaktadır ve halen günümüz devlet hayatında da devam etmektedir. Eskiden savaş meydanlarında, savaş başlamadan önce “ Üzengi Divanı” denilen bir Danışma Meclisi toplantısı yapılırdı. Orduya komutanlık yapan Sultan( Hakan) savaş meydanında bir ayağı atın üzengisinde iken aksakallı vezir ve güngörmüş komutanların fikirlerini alır ve harp planı yaparlardı. Selçuklu ve Osmanlı Saraylarında ise vezirler Kubbealtı denilen salonda devlet işlerini görüşürken tecrübeli devlet adamlarının da düşüncelerini öğrenirler ve ortak karar verirlerdi. Cumhuriyet Döneminde de aynı Devlet geleneği devam etmiştir, T.B.M.M. nde komisyonlar toplantıları, Danışma Meclisi ve grup toplantılarında, Bakanlar Kurulunda gerekirse bilgili ve tecrübeli bürokratların fikirlerini alınması, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında önemli konularda fikir alış verişleri Beş Bin yıllık Devlet Geleneğimizin günümüzde de devam etmesinin bir göstergesidir.
Çevresindeki kişilerin fikirlerinden faydalanmadan tek başlarına karar veren yöneticilerin daima yanıldıklarına, daima pot kırdıklarına, gülünç durumlara düştüklerine, hatada ısrar ederek daha büyük hatalara meydan verdiklerine şahit olmaktayız. Bazen bir konuda birkaç doğru ortaya çıkmaktadır, bazen de hatalarımızı kendimiz göremiyoruz, dostlarımız daha iyi görebiliyor.
İstişare edilecek kişi gönül dostu, güvenilir, özü ve sözü doğru olmalıdır. Doğru düşüncesinin aksine fikir beyan eden kişi, karşısındaki kişiyi aldatmış ve hainlik etmiş olur, oysa danışman bildiği her şeyi açıkça ifade etmeli, bilmediği konularda fikir söylememelidir. Hz. Peygamberimiz: “ her kim, kendisiyle istişarede bulunan, danışan kardeşine bildiği halde hayrın ve doğrunun aksine bir şey söylese, fikir beyan etse şüphesiz ona hıyanet etmiş olur.” buyurmuştur. İslam dininin esasları hakkında istişarede bulunmak yanlıştır ancak hakkında kesin delil bulunmayan konular ile dünya işleri, idari ve sosyal konularda istişare etmek sünnettir. Hz. Peygamberimiz, birçok konuda ashabı ile her zaman istişarede bulunmuştur, ashabının fikirlerinden, bilgisinden ve tecrübelerinden faydalanmıştır. Dostlarımızla müşavere edersek, onlara güvendiğimizi, fikirlerine ve sözlerine önem verdiğimizi, sevgi ve muhabbetimizi gösterdiğimizi ortaya koymuş oluruz.
Bir hadis-i şerifte: “ Hiçbir topluluk, istişareden zarar görüp helak olmamıştır. İstişareyi terk etmek ise helake sebep olur.” Buyurmuşlardır. Allah’ın, Peygamberimize istişare etmeye emretmesi, ümmeti için istişarenin önemini ve gereğini bildirmesi yönünden önem arz eder. Diğer hadis-i şeriflerde ise: “ İstişare eden mahrum olmaz; istişare eden pişman olmaz; iktisat eden fakirlik sıkıntısı çekmez.” Ve “ Bir millet istişare yaptıkça işlerinin en doğrusuna yol bulmuş olur.” buyurmuşlardır. Türk Devlet hayatında danışmak ( istişare etmek) yüzyıllardan beri uygulanmaktadır ve halen günümüz devlet hayatında da devam etmektedir. Eskiden savaş meydanlarında, savaş başlamadan önce “ Üzengi Divanı” denilen bir Danışma Meclisi toplantısı yapılırdı. Orduya komutanlık yapan Sultan( Hakan) savaş meydanında bir ayağı atın üzengisinde iken aksakallı vezir ve güngörmüş komutanların fikirlerini alır ve harp planı yaparlardı. Selçuklu ve Osmanlı Saraylarında ise vezirler Kubbealtı denilen salonda devlet işlerini görüşürken tecrübeli devlet adamlarının da düşüncelerini öğrenirler ve ortak karar verirlerdi. Cumhuriyet Döneminde de aynı Devlet geleneği devam etmiştir, T.B.M.M. nde komisyonlar toplantıları, Danışma Meclisi ve grup toplantılarında, Bakanlar Kurulunda gerekirse bilgili ve tecrübeli bürokratların fikirlerini alınması, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında önemli konularda fikir alış verişleri Beş Bin yıllık Devlet Geleneğimizin günümüzde de devam etmesinin bir göstergesidir.
Çevresindeki kişilerin fikirlerinden faydalanmadan tek başlarına karar veren yöneticilerin daima yanıldıklarına, daima pot kırdıklarına, gülünç durumlara düştüklerine, hatada ısrar ederek daha büyük hatalara meydan verdiklerine şahit olmaktayız. Bazen bir konuda birkaç doğru ortaya çıkmaktadır, bazen de hatalarımızı kendimiz göremiyoruz, dostlarımız daha iyi görebiliyor.