Hicri Yeni yılımız, Muharrem ayımız mübarek olsun.
Bu ayın önemi ve Osmanlı’da Aşure geleneği kaynaklardan nasıl aktarılmış bir bakalım, bir bakalım ki inancımızı, ecdadımızı bir kez daha idrak etme yoluna gidelim.
Fahr-i Kainât Efendimiz s.a.v. şöyle buyuruyor:
“Ramazan ayı dışında tutulan orucun en faziletlisi, kendisine dua ettiğiniz Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzların dışında namazın en faziletlisi, geceleri kılınan nafile namazlardır.” (Müslim)
Âlimler, Efendimiz s.a.v.’in Muharrem ayını “Beytullah”, “Halilullah” gibi, Allah lafzına nispetle “şehrullah: Allah’ın ayı” olarak adlandırılması, onun ne kadar değerli ve faziletli olduğunun göstergesidir, demişlerdir.
Bir kişi Rasul-i Ekrem s.a.v.’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasulü! Ramazan ayı dışında oruç tutmam için bana bir ay söyle!” der. Efendimiz s.a.v. de; “Eğer ramazan dışında bir ay boyunca oruç tutacaksan, Muharremde tut. Çünkü o Allah’ın ayıdır. O ayda öyle bir gün vardır ki, Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder.” buyurur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned)
Ebu Osman Nehdî rh.a. diyor ki:
“Sahabiler şu üç on güne çok önem verirdi: Ramazan’ın son on günü, Zilhiccenin ilk on günü ve Muharremin ilk on günü.”
Efendimiz s.a.v. başka hadiste,
“Ramazan ayından sonra oruçların en faziletlisi, Allah’ın ayı olan Muharremde tutulan oruçtur.” buyurmuştur. (Müslim)
İnsanlık tarihinde önemli bir gün
Muharrem ayı, haram aylardan olması, kamerî ayların ilki olması gibi sebeplere binaen faziletli olmuşsa da, o aya asıl değer katan unsur, bu ayın onuncu günü yani Aşure günüdür.
“Aşûra” Arapça bir kelime olup “on” manasına gelen “aşere”den alınmıştır. Ve genel kabul gören kanaate göre de ‘Aşure Günü’ ismini buradan almaktadır.
Tarihte aşure gününe denk gelen pek çok hadise olmuş ve bugünün önemine değer katmıştır. Bu sebeple bazı arifler, bu güne ‘on’ anlamına gelen ‘aşure’ denilmesinin nedenini, Cenab-ı Hakk’ın bu günde on peygamberine bazı ihsanlarda bulunması olarak izah etmişlerdir.
Şöyle ki:
Hz. Adem a.s.’ın tövbesi aşure günü kabul olunmuştur.
Hz. İdris a.s.’ın göğe çıkarılması bugün olmuştur.
Hz. Nuh a.s.’ın gemisi bu günde karaya ulaşmış, Nuh a.s. da şükür için o gün oruç tutmuştur.
Hz. İbrahim a.s. aşure gününde doğmuş, kendisine bu günde Halilullah sıfatı verilmiş ve bu günde Nemrud’un ateşinden kurtulmuştur.
Hz. Yakub a.s.’ın gözleri bu gün açılmıştır.
Hz. Yusuf a.s. bu gün kuyudan çıkarılmış, yine bu günde zindandan kurtulmuştur.
Hz. Eyyûb a.s. tutulduğu hastalıktan bu günde sıhhat bulmuştur.
Hz. Yunus a.s. balığın karnından bu gün çıkarılmıştır.
Hz. Süleyman a.s.’a muhteşem saltanat bu gün verilmiştir.
Hz. İsa a.s. bu günde doğmuş, yine bu günde göklere çıkarılmıştır. (Taberânî)
Aşure günü meydana gelen olaylardan biri de Hz. Musa a.s. ile İsrailoğulları’nın Firavun’un elinden aşure günü kurtulmasıdır. Aşure günü bunca sevindirici olaya sahne olmakla beraber, başta sevgili Peygamberimiz s.a.v’in torunu Hz. Hüseyin r.a. ve Ehl-i Beyt’ten pek çok kişinin hicri 61, miladi 680 senesinde, Kerbela’da 10 Muharrem’de şehit edilmeleriyle bütün müslümanlar için gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı bir zaman dilimi olarak tarihe geçmiştir.
Ehl-i Sünnet anlayışında bu gün için yas tutma, ağıt yakma, dövünme gibi adetler yoktur. Eğer böyle yapmak doğru olsaydı; Hz. Hüseyin r.a.’ın dedesi olan Rasulullah s.a.v.’ın vefatından dolayı bunları yapmak daha yerinde ve evlâ olurdu. Bundan dolayıdır ki müslümanlar yalnız Muharrem’in onunda değil, Kerbela faciasını her hatırladıklarında üzülürler ve orada şehit edilen tüm müslümanlara fatihalar, dualar gönderirler.
Bu ayın önemi ve Osmanlı’da Aşure geleneği kaynaklardan nasıl aktarılmış bir bakalım, bir bakalım ki inancımızı, ecdadımızı bir kez daha idrak etme yoluna gidelim.
Fahr-i Kainât Efendimiz s.a.v. şöyle buyuruyor:
“Ramazan ayı dışında tutulan orucun en faziletlisi, kendisine dua ettiğiniz Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzların dışında namazın en faziletlisi, geceleri kılınan nafile namazlardır.” (Müslim)
Âlimler, Efendimiz s.a.v.’in Muharrem ayını “Beytullah”, “Halilullah” gibi, Allah lafzına nispetle “şehrullah: Allah’ın ayı” olarak adlandırılması, onun ne kadar değerli ve faziletli olduğunun göstergesidir, demişlerdir.
Bir kişi Rasul-i Ekrem s.a.v.’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasulü! Ramazan ayı dışında oruç tutmam için bana bir ay söyle!” der. Efendimiz s.a.v. de; “Eğer ramazan dışında bir ay boyunca oruç tutacaksan, Muharremde tut. Çünkü o Allah’ın ayıdır. O ayda öyle bir gün vardır ki, Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder.” buyurur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned)
Ebu Osman Nehdî rh.a. diyor ki:
“Sahabiler şu üç on güne çok önem verirdi: Ramazan’ın son on günü, Zilhiccenin ilk on günü ve Muharremin ilk on günü.”
Efendimiz s.a.v. başka hadiste,
“Ramazan ayından sonra oruçların en faziletlisi, Allah’ın ayı olan Muharremde tutulan oruçtur.” buyurmuştur. (Müslim)
İnsanlık tarihinde önemli bir gün
Muharrem ayı, haram aylardan olması, kamerî ayların ilki olması gibi sebeplere binaen faziletli olmuşsa da, o aya asıl değer katan unsur, bu ayın onuncu günü yani Aşure günüdür.
“Aşûra” Arapça bir kelime olup “on” manasına gelen “aşere”den alınmıştır. Ve genel kabul gören kanaate göre de ‘Aşure Günü’ ismini buradan almaktadır.
Tarihte aşure gününe denk gelen pek çok hadise olmuş ve bugünün önemine değer katmıştır. Bu sebeple bazı arifler, bu güne ‘on’ anlamına gelen ‘aşure’ denilmesinin nedenini, Cenab-ı Hakk’ın bu günde on peygamberine bazı ihsanlarda bulunması olarak izah etmişlerdir.
Şöyle ki:
Hz. Adem a.s.’ın tövbesi aşure günü kabul olunmuştur.
Hz. İdris a.s.’ın göğe çıkarılması bugün olmuştur.
Hz. Nuh a.s.’ın gemisi bu günde karaya ulaşmış, Nuh a.s. da şükür için o gün oruç tutmuştur.
Hz. İbrahim a.s. aşure gününde doğmuş, kendisine bu günde Halilullah sıfatı verilmiş ve bu günde Nemrud’un ateşinden kurtulmuştur.
Hz. Yakub a.s.’ın gözleri bu gün açılmıştır.
Hz. Yusuf a.s. bu gün kuyudan çıkarılmış, yine bu günde zindandan kurtulmuştur.
Hz. Eyyûb a.s. tutulduğu hastalıktan bu günde sıhhat bulmuştur.
Hz. Yunus a.s. balığın karnından bu gün çıkarılmıştır.
Hz. Süleyman a.s.’a muhteşem saltanat bu gün verilmiştir.
Hz. İsa a.s. bu günde doğmuş, yine bu günde göklere çıkarılmıştır. (Taberânî)
Aşure günü meydana gelen olaylardan biri de Hz. Musa a.s. ile İsrailoğulları’nın Firavun’un elinden aşure günü kurtulmasıdır. Aşure günü bunca sevindirici olaya sahne olmakla beraber, başta sevgili Peygamberimiz s.a.v’in torunu Hz. Hüseyin r.a. ve Ehl-i Beyt’ten pek çok kişinin hicri 61, miladi 680 senesinde, Kerbela’da 10 Muharrem’de şehit edilmeleriyle bütün müslümanlar için gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı bir zaman dilimi olarak tarihe geçmiştir.
Ehl-i Sünnet anlayışında bu gün için yas tutma, ağıt yakma, dövünme gibi adetler yoktur. Eğer böyle yapmak doğru olsaydı; Hz. Hüseyin r.a.’ın dedesi olan Rasulullah s.a.v.’ın vefatından dolayı bunları yapmak daha yerinde ve evlâ olurdu. Bundan dolayıdır ki müslümanlar yalnız Muharrem’in onunda değil, Kerbela faciasını her hatırladıklarında üzülürler ve orada şehit edilen tüm müslümanlara fatihalar, dualar gönderirler.