MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kaan açıklamasında şu hususlara dikkat çekti:
Dengelenme, disiplin ve değişim aşamaları üzerine inşa edilmiş Yeni Ekonomik Programı, gerek temel makro parametreler için hedeflediği düzeyler gerekse üretim-tasarruf-yatırım üçgeninde reel sektöre vaat ettiği açılımlar bağlamında Dünya ve Türkiye ekonomisinin gidişatı açısından makul, ölçülebilir ve ihtiyatlı bulduğumuzu beyan ederiz.
Programda sunulan üç etaplı ilerleme senaryosu; ülkemiz ekonomisinin yeniden makro değişkenler anlamında stabiliteye kavuşmasını, denge hattının sıkı maliye ve para politikaları ve bu politikaların güncellenerek denetimi ile devamlılığını ve nihayet ekonomik mantalitedeki paradigma değişimini ortaya koymaktadır. Bu üçlü ilerleme, reel sektör açısından ana yol haritası niteliğinde olacaktır. Öte yandan üretimde millileşme hareketinin, cari açığı doğrudan etkileyen sektör kalemlerine de vurgu yapması ve bu itibarla biyo-teknoloji, petro-kimya, yazılım, enerji ve makine-teçhizat gibi katma değeri yüksek sektörlerde yatırımın öncelik kazanması umut vericidir. Ekonominin konvansiyonel sektörlerinde kümelenmiş reel kesim için ise Emlak ve Kalkınma Bankaları’nın yeniden yapılandırılması hem mevcut dalgalanmanın dengeye kavuşmasını sağlayacak hem de 3 yıllık üretim planlamalarında verimliliği artıracaktır. İhracat Teşvik Sistemi’nin iyileştirilmesi ve Taşınmaz Değerleme Sistemi’nin kurulacak olması da dengelenme sürecine katkı sağlayacaktır.
Büyüme, enflasyon, dış ticaret ve istihdam rakamları; 2019 ve 2020 yılları için makul ve erişilebilir bir seviyeye işaret etmektedir. Tüm Dünya’nın dramatik ekonomik değişimlere sahne olacağı öngörülen 2019 yılı için ülkemizin aldığı ihtiyatlı makro duruş hem gerçekçidir hem de ekonomi çevreleri açısından bir uyarı niteliğindedir.
Kamu maliyesi anlamında tasarruf kalemlerine yapılan ısrarlı vurgu ve bunun için özelleşmiş bir ofisin kurulmuş olması iki açıdan tatmin edicidir: Öncelikle bu ofisin ilgili tüm bakanlıklar ile işbirliği şeklinde kurulması; iletişim ve senkronizasyon sorunlarını giderecektir. Öte yandan ofisin sahada aktif olarak çalışacak olması; üzerinde ısrarla durduğumuz sahadan gelen mikro verilerin, makro politikalar üzerindeki belirleyici önemini nihayet doğrulamıştır.
Programın üçer aylık periyodlar ile denetlenecek olması hem planın işleyişinin verimliliğini hem de mikro değişimlerin izlenerek makro planda güncelleme yapılması ihtimalini desteklemektedir. Bu tür güncellemeler, değişimlere karşı hızlı refleks verme ve programın disiplin etabının işletilmesi adına elzemdir.
Bankaların mali yapı ve aktif büyüklükleri üzerinde çalışmalar yapılacağının kaydedilmesi hem reel sektörün bankacılık sektörü ile olan güven ilişkisini güçlendirecek hem de güçlü finansal kesim yaratma politikasını destekleyecektir.
Sonuç olarak; Yeni Ekonomik Program’ın denge-disiplin-değişim etaplarının sağlıklı bir şekilde işletilmesi ve ekonomik büyümenin yeniden %5’leri görmesi adına sanayi kesiminin de bu hususta hassas olmasının gerektiğini hatırlatmak isteriz. Bilhassa üretim, millileşme ve istihdam konularında özel sektörün de elinden geleni yapacağına dair umudumuz tamdır. Programın beklenen hedeflere ulaşmasında hem mikro aksiyon planlarının hem de uluslararası politik duruşun da hayli önemli olacağının altını çizmek isteriz. Temel felsefesi 11 Ağustos’ta kamuoyuna duyurulan ve bugün orta vadede yol haritası çizilen bu yeni sürecin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ederiz.
(Haber Merkezi)
Kaan açıklamasında şu hususlara dikkat çekti:
Dengelenme, disiplin ve değişim aşamaları üzerine inşa edilmiş Yeni Ekonomik Programı, gerek temel makro parametreler için hedeflediği düzeyler gerekse üretim-tasarruf-yatırım üçgeninde reel sektöre vaat ettiği açılımlar bağlamında Dünya ve Türkiye ekonomisinin gidişatı açısından makul, ölçülebilir ve ihtiyatlı bulduğumuzu beyan ederiz.
Programda sunulan üç etaplı ilerleme senaryosu; ülkemiz ekonomisinin yeniden makro değişkenler anlamında stabiliteye kavuşmasını, denge hattının sıkı maliye ve para politikaları ve bu politikaların güncellenerek denetimi ile devamlılığını ve nihayet ekonomik mantalitedeki paradigma değişimini ortaya koymaktadır. Bu üçlü ilerleme, reel sektör açısından ana yol haritası niteliğinde olacaktır. Öte yandan üretimde millileşme hareketinin, cari açığı doğrudan etkileyen sektör kalemlerine de vurgu yapması ve bu itibarla biyo-teknoloji, petro-kimya, yazılım, enerji ve makine-teçhizat gibi katma değeri yüksek sektörlerde yatırımın öncelik kazanması umut vericidir. Ekonominin konvansiyonel sektörlerinde kümelenmiş reel kesim için ise Emlak ve Kalkınma Bankaları’nın yeniden yapılandırılması hem mevcut dalgalanmanın dengeye kavuşmasını sağlayacak hem de 3 yıllık üretim planlamalarında verimliliği artıracaktır. İhracat Teşvik Sistemi’nin iyileştirilmesi ve Taşınmaz Değerleme Sistemi’nin kurulacak olması da dengelenme sürecine katkı sağlayacaktır.
Büyüme, enflasyon, dış ticaret ve istihdam rakamları; 2019 ve 2020 yılları için makul ve erişilebilir bir seviyeye işaret etmektedir. Tüm Dünya’nın dramatik ekonomik değişimlere sahne olacağı öngörülen 2019 yılı için ülkemizin aldığı ihtiyatlı makro duruş hem gerçekçidir hem de ekonomi çevreleri açısından bir uyarı niteliğindedir.
Kamu maliyesi anlamında tasarruf kalemlerine yapılan ısrarlı vurgu ve bunun için özelleşmiş bir ofisin kurulmuş olması iki açıdan tatmin edicidir: Öncelikle bu ofisin ilgili tüm bakanlıklar ile işbirliği şeklinde kurulması; iletişim ve senkronizasyon sorunlarını giderecektir. Öte yandan ofisin sahada aktif olarak çalışacak olması; üzerinde ısrarla durduğumuz sahadan gelen mikro verilerin, makro politikalar üzerindeki belirleyici önemini nihayet doğrulamıştır.
Programın üçer aylık periyodlar ile denetlenecek olması hem planın işleyişinin verimliliğini hem de mikro değişimlerin izlenerek makro planda güncelleme yapılması ihtimalini desteklemektedir. Bu tür güncellemeler, değişimlere karşı hızlı refleks verme ve programın disiplin etabının işletilmesi adına elzemdir.
Bankaların mali yapı ve aktif büyüklükleri üzerinde çalışmalar yapılacağının kaydedilmesi hem reel sektörün bankacılık sektörü ile olan güven ilişkisini güçlendirecek hem de güçlü finansal kesim yaratma politikasını destekleyecektir.
Sonuç olarak; Yeni Ekonomik Program’ın denge-disiplin-değişim etaplarının sağlıklı bir şekilde işletilmesi ve ekonomik büyümenin yeniden %5’leri görmesi adına sanayi kesiminin de bu hususta hassas olmasının gerektiğini hatırlatmak isteriz. Bilhassa üretim, millileşme ve istihdam konularında özel sektörün de elinden geleni yapacağına dair umudumuz tamdır. Programın beklenen hedeflere ulaşmasında hem mikro aksiyon planlarının hem de uluslararası politik duruşun da hayli önemli olacağının altını çizmek isteriz. Temel felsefesi 11 Ağustos’ta kamuoyuna duyurulan ve bugün orta vadede yol haritası çizilen bu yeni sürecin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ederiz.
(Haber Merkezi)