Hatay Gönüllüler Konseyi Başkanı tahir dönmezer Hatay’ın tanıtım organizasyonlarının doğru manada yapılmadığını söyledi. Dönmezer konu ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamasında; Tanıtımı yapılan ürünleri doğru tanıtıp satışını ve buna bağlı olarak üretim kalitesini arttırmak istihdam oluşturarak ilimizin tanıtımına ve ekonomisine katkı sağlamaktır.
Ankara, İstanbul, İzmir ya da herhangi bir ilde ve adı hatay tanıtım günleri olan bir organizasyonda öncelikle hedefin tüm yönleriyle Hatay’ın tanıtımı ve reklamının yapılması hedef olmalıdır.
Hatay; müzesi ve inanç merkezi gibi dünya değerlerini içinde barındıran barış hoşgörü kentidir.
Tanıtım günleri yukarıda saydığımız değerlerin sektörleşmesi ve marka kent olma yolunda ciddi organizasyonlara ihtiyaç vardır.
Hatay’ın tanıtıma önemli katkılar olacağına şüphemiz yoktur…
Stantların 2 m karesinin 350 Tl’ye kiralandığı ve tanıtım ürünlerine katılmak isteyen esnafa ve firmalara maliyetinin 15-20.000tlyükümlülük getirdiği, bu tür organizasyonlarda ürettikleri ürünleri sergilemediği ve satamadığı üstelik bırakın kar etmeyi zarara uğradıkları herkesçe bilinmektedir. Bununla birlikte;(yemek kültüründen, defne sabununa, nar ekşisinden pekmezimize kadar) geniş yelpaze içerisinde kalite ve hijyenik şartlara uyulmadığı görülmektedir.
Üretici ve esnafında suçları yok mudur? Onlarında sorumluluklarının bilincinde olması gerekmez mi? Kendi haklarını korumak kendi görevleri değil midir?
Tanıtımı adı altında yapılan bu satış organizasyonlarına katılan; Belediye Başkanları Oda başkanları, kurum ve kuruluş amirleri bu rezaletleri görmediler mi?
Daha önceki organizasyonlarda yapılan hatalar tekrarlanmamalıdır. Hatay tanıtımı ve ticareti yerel insanlar ve ürünlerimizle yapılmalıdır. Hatay’ın gastronomi kültürünü tanıtan yiyecek ve içecek sektörünün hali içler acısı. Tuzlu yoğurt mu olur?(küflü çökelek mi yenirmiş? Diyen ve Hatay’ın yemek kültürünü ve yerel)ürünlerini tanımayan üstelik sayıları hiçte azımsanmayacak sayıda olan
Hatay dışından gelen bu esnafın,insanları enayi yerine koyarak manda yoğurdunu Hatay manda yoğurdu, sıradan kaşarı Samandağ kaşarı, sıradan teneke peynirini Altınözü peyniri, plastik bidon tulum peynirinin Yayladağı tulumu, Antep fıstığını Yayladağı fıstığı vs. diye insanlara yutturmaya kalkışmaları da olayın bir başka boyutu, yaşanan bu olayları çoğaltmamız mümkündür…
3-5 kuruş daha fazla kazanmak adına giriş yolu boyunca ve boş bulunan her alana yetiştirilen işportacıların ve Çin ve Hint malların sergilenmesi de verdiği olumsuzluklarda olayın bir başka boyutu. Bütün bunlar Hatay’ın imajına leke sürmektedir. Gerek bizim gözlemlerimiz gerek şikayetçilerin serzenişleri, gerek şikayet yazıları, esnaf, üretici, sanatçılarımızın ifadeleri doğrultusunda sorumsuzca yapılan tanıtım programları bu kente yarardan çok zarar verdiği ortadadır.
Üreticimize, esnafımıza bu şehre yapılan ihanet değil midir?
Hatay’ın yerel zenginliklerinin ortaya çıkarılması, korunması yaşatılması, sosyal ekonomik ve turistik bir değer hale getirilmesi için Hatay valimiz sayın Erdal Ata Başkanlığında veya atayacağı bir yetkili tarafından; B.B.Ş başkanı; İlçe belediye başkanları, Atso, Hesob, Mkü Hatay gönülleri konseyi ve turizm derneği ve uzman kişilerin katılımıyla geniş bir çalışma grubu oluşturulmalıdır.
Aksi halde Hatay’ın tanımı ile ilgili bu tanıtım günleri amaca uygun hizmet etmeyeceği kesindir.
Hatay’ın tanıtımı bir derneğin veya bir organizatörün sorumluluğuna bırakılamaz, tanıtımdan ziyade ticari faaliyet haline dönüşür ve dönüşmüştür de…
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız olumsuzlukların önüne geçebilmek, Sayın Valimiz başkanlığında veya görevlendirileceği bir yetki tarafından kurulacak olan bu çalışma grubudur.
Tanıtım günleri; yöresel ürünlerin can alıcı niteliklerini muhafaza ederken, üretim süreçlerinin de endüstrileşmesini amaçlayan ulusal bir ekonomi projesi olmalıdır.
Bu sayede küçük hacimlerde üretimi yapılan yöresel ürünlerimiz, devasa ticaret hacimlerine ulaşabilir;
Hatay’ımızın kültürel değerleri de buna paralel olarak hak ettiği üne kavuşur ve markalaşır. Hatay valimiz her konuda olduğu gibi tanıtım günleriyle ilgili hassasiyetini takdirle karşılıyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Üzerinde yaşadığımız gurur duyduğumuz doğunun kraliçesi anılan güzel şehrin sorunlarına duyarlı olacağınıza yetkililerin bu konuya dikkatlerini; çekerek ilgi göstereceklerine inanıyoruz…
Ankara, İstanbul, İzmir ya da herhangi bir ilde ve adı hatay tanıtım günleri olan bir organizasyonda öncelikle hedefin tüm yönleriyle Hatay’ın tanıtımı ve reklamının yapılması hedef olmalıdır.
Hatay; müzesi ve inanç merkezi gibi dünya değerlerini içinde barındıran barış hoşgörü kentidir.
Tanıtım günleri yukarıda saydığımız değerlerin sektörleşmesi ve marka kent olma yolunda ciddi organizasyonlara ihtiyaç vardır.
Hatay’ın tanıtıma önemli katkılar olacağına şüphemiz yoktur…
Stantların 2 m karesinin 350 Tl’ye kiralandığı ve tanıtım ürünlerine katılmak isteyen esnafa ve firmalara maliyetinin 15-20.000tlyükümlülük getirdiği, bu tür organizasyonlarda ürettikleri ürünleri sergilemediği ve satamadığı üstelik bırakın kar etmeyi zarara uğradıkları herkesçe bilinmektedir. Bununla birlikte;(yemek kültüründen, defne sabununa, nar ekşisinden pekmezimize kadar) geniş yelpaze içerisinde kalite ve hijyenik şartlara uyulmadığı görülmektedir.
Üretici ve esnafında suçları yok mudur? Onlarında sorumluluklarının bilincinde olması gerekmez mi? Kendi haklarını korumak kendi görevleri değil midir?
Tanıtımı adı altında yapılan bu satış organizasyonlarına katılan; Belediye Başkanları Oda başkanları, kurum ve kuruluş amirleri bu rezaletleri görmediler mi?
Daha önceki organizasyonlarda yapılan hatalar tekrarlanmamalıdır. Hatay tanıtımı ve ticareti yerel insanlar ve ürünlerimizle yapılmalıdır. Hatay’ın gastronomi kültürünü tanıtan yiyecek ve içecek sektörünün hali içler acısı. Tuzlu yoğurt mu olur?(küflü çökelek mi yenirmiş? Diyen ve Hatay’ın yemek kültürünü ve yerel)ürünlerini tanımayan üstelik sayıları hiçte azımsanmayacak sayıda olan
Hatay dışından gelen bu esnafın,insanları enayi yerine koyarak manda yoğurdunu Hatay manda yoğurdu, sıradan kaşarı Samandağ kaşarı, sıradan teneke peynirini Altınözü peyniri, plastik bidon tulum peynirinin Yayladağı tulumu, Antep fıstığını Yayladağı fıstığı vs. diye insanlara yutturmaya kalkışmaları da olayın bir başka boyutu, yaşanan bu olayları çoğaltmamız mümkündür…
3-5 kuruş daha fazla kazanmak adına giriş yolu boyunca ve boş bulunan her alana yetiştirilen işportacıların ve Çin ve Hint malların sergilenmesi de verdiği olumsuzluklarda olayın bir başka boyutu. Bütün bunlar Hatay’ın imajına leke sürmektedir. Gerek bizim gözlemlerimiz gerek şikayetçilerin serzenişleri, gerek şikayet yazıları, esnaf, üretici, sanatçılarımızın ifadeleri doğrultusunda sorumsuzca yapılan tanıtım programları bu kente yarardan çok zarar verdiği ortadadır.
Üreticimize, esnafımıza bu şehre yapılan ihanet değil midir?
Hatay’ın yerel zenginliklerinin ortaya çıkarılması, korunması yaşatılması, sosyal ekonomik ve turistik bir değer hale getirilmesi için Hatay valimiz sayın Erdal Ata Başkanlığında veya atayacağı bir yetkili tarafından; B.B.Ş başkanı; İlçe belediye başkanları, Atso, Hesob, Mkü Hatay gönülleri konseyi ve turizm derneği ve uzman kişilerin katılımıyla geniş bir çalışma grubu oluşturulmalıdır.
Aksi halde Hatay’ın tanımı ile ilgili bu tanıtım günleri amaca uygun hizmet etmeyeceği kesindir.
Hatay’ın tanıtımı bir derneğin veya bir organizatörün sorumluluğuna bırakılamaz, tanıtımdan ziyade ticari faaliyet haline dönüşür ve dönüşmüştür de…
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız olumsuzlukların önüne geçebilmek, Sayın Valimiz başkanlığında veya görevlendirileceği bir yetki tarafından kurulacak olan bu çalışma grubudur.
Tanıtım günleri; yöresel ürünlerin can alıcı niteliklerini muhafaza ederken, üretim süreçlerinin de endüstrileşmesini amaçlayan ulusal bir ekonomi projesi olmalıdır.
Bu sayede küçük hacimlerde üretimi yapılan yöresel ürünlerimiz, devasa ticaret hacimlerine ulaşabilir;
Hatay’ımızın kültürel değerleri de buna paralel olarak hak ettiği üne kavuşur ve markalaşır. Hatay valimiz her konuda olduğu gibi tanıtım günleriyle ilgili hassasiyetini takdirle karşılıyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Üzerinde yaşadığımız gurur duyduğumuz doğunun kraliçesi anılan güzel şehrin sorunlarına duyarlı olacağınıza yetkililerin bu konuya dikkatlerini; çekerek ilgi göstereceklerine inanıyoruz…