Eğitim Bir Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Bayrakdar “Halep'in de, Halepçe'nin de hesabı sorulmalıdır” konulu bir basın açıklaması yaptı.“Kıyımlar, katliamlar İslam coğrafyasının, Müslüman toplumların yıllardır adeta kaderi haline gelmiştir. Masumların öldürüldüğü, mazlumların sürgün edildiği; savaşların, çocuk, yaşlı ve kadınlar başta olmak üzere, herkesin hayatını kararttığı günlerin sayısı sürekli olarak tarihte çoğalarak devam etmektedir. İşte bugün de Halepçe katliamının yıl dönümü.
Küresel emperyalistlerin tezgâhladıkları İran-Irak Savaşı sürerken, 16 Mart 1988’de, İran’la iş birliği yaparak rejime karşı isyan ettikleri gerekçesi ve Saddam Hüseyin’in emri ile Kuzey Irak’ta Halepçe ilçesine korkunç bir saldırı düzenlenmişti. Yaşlı, genç, kadın, çocuk ayrımı gözetmeksizin, kimyasal silahların da kullanıldığı saldırıda çoğu Kürt, bir kısmı Türkmen olmak üzere, en az 5 bin insan feci şekilde can vermiş, 15 bini ise yaralanmıştı. Bu sayı kadar kadın dul, yine bu kadar çocuk yetim kalmış, binlerce insan kaybolmuş, başta kusurlu doğumlar olmak üzere, çeşitli kalıcı hastalıkların bu saldırının sonucu olduğu tespit edilmiştir.
Katliamdan kurtulan veya olacak başka katliamlardan canlarını kurtarmak isteyen on binlerce Iraklı mülteci, sınırı geçerek Türkiye’ye sığınmış; Türkiye, ait olduğu kültür ve medeniyetin koruyucu, kucaklayıcı insanî ve ahlakî tavrıyla gelenlere toprağını, kalbini, kucağını açmıştı.
Günümüzde gittikçe daha vahim bir boyut kazanarak çoğalan benzer hadiselere bakılırsa, bu katliam ve göç üzerinden tam 29 yıl geçmesine rağmen, ne bölge yönetimleri ne dünya kamuoyu ne de süper devletler bu trajedilerden ders almış görünüyor. Sanki aradan geçen zaman, zalimlere yeni zulümler yapma hakkı veriyormuş gibi, hâlâ göçler, katliamlar sürmektedir. Daha da vahimi, dünya beton sessizliğiyle olanları izlemekte, duyarsızlık maalesef failleri cesaretlendirmektedir. Üstelik hemen yanı başımızda Irak ve Suriye’de ölen, yaralanan, ailesi parçalanan, dul, yetim, öksüz kalan, yoksul düşen, muhacir olan insanların sayısı on binleri, yüz binleri değil, milyonları bulmuştur.
Halepçe katliamını kurgulayıp uygulayan emperyalist güçler, bugün aynı oyunlarını oynamaya devam etmektedir. Dün olanlarla bugün yaşananlar birbirinden ayrı, ilgisiz değildir. Dünü, bugünü, yarını ile bir ümmet, tüm varlığıyla imha edilmek istenmektedir. Saddam gibi, Esed gibi, kendi halkına karşı böylesine zalim olan kukla yöneticiler, asıl efendilerin işlerini kolaylaştırmaktadır.
Dün olduğu gibi, bugün de bu trajedi, kime, hangi güçlere, hangi siyasi, ideolojik hesaplara yarar ve avantaj sağlamak için yapılırsa yapılsın, yaşananlar insanlık adına utanç vericidir. Bu katliamlar, tarihi bir suç, tarihi bir leke olarak emperyalist saldırganların hanesine yazılacaktır.
Hakkın, haklının ve mazlumların yanında olmayı, onların sesi olmayı gaye edinen Eğitim-Bir Sen olarak, bugün için unutulmaz acı hatıralarıyla canlı tuttuğumuz Halepçe üzerinden bütün katliamları açık, net bir tutumla kınıyor, yapanları ve yaptıranları lanetliyoruz. Biz, insan ve Müslüman duyarlığıyla her bir insanın acısını yüreğimizde duymaya, hatırlamaya devam edeceğiz. Unutmayacak, unutturmayacağız. Her platformda, her kademede tüm mazlum çığlıklara tercüman olacağız. Onlar için mümkün her vasıta ile mücadele edeceğiz. Nerede, kime ve nasıl yapılırsa yapılsın, din, dil, ırk, inanç ayrımı yapmaksızın tüm katil ve zalimlerin şiddetle karşısında, olanca sahiplenme duygusuyla bütün mazlumların yanındayız, yanında olacağız.” Dedi.(Haber Merkezi)
Küresel emperyalistlerin tezgâhladıkları İran-Irak Savaşı sürerken, 16 Mart 1988’de, İran’la iş birliği yaparak rejime karşı isyan ettikleri gerekçesi ve Saddam Hüseyin’in emri ile Kuzey Irak’ta Halepçe ilçesine korkunç bir saldırı düzenlenmişti. Yaşlı, genç, kadın, çocuk ayrımı gözetmeksizin, kimyasal silahların da kullanıldığı saldırıda çoğu Kürt, bir kısmı Türkmen olmak üzere, en az 5 bin insan feci şekilde can vermiş, 15 bini ise yaralanmıştı. Bu sayı kadar kadın dul, yine bu kadar çocuk yetim kalmış, binlerce insan kaybolmuş, başta kusurlu doğumlar olmak üzere, çeşitli kalıcı hastalıkların bu saldırının sonucu olduğu tespit edilmiştir.
Katliamdan kurtulan veya olacak başka katliamlardan canlarını kurtarmak isteyen on binlerce Iraklı mülteci, sınırı geçerek Türkiye’ye sığınmış; Türkiye, ait olduğu kültür ve medeniyetin koruyucu, kucaklayıcı insanî ve ahlakî tavrıyla gelenlere toprağını, kalbini, kucağını açmıştı.
Günümüzde gittikçe daha vahim bir boyut kazanarak çoğalan benzer hadiselere bakılırsa, bu katliam ve göç üzerinden tam 29 yıl geçmesine rağmen, ne bölge yönetimleri ne dünya kamuoyu ne de süper devletler bu trajedilerden ders almış görünüyor. Sanki aradan geçen zaman, zalimlere yeni zulümler yapma hakkı veriyormuş gibi, hâlâ göçler, katliamlar sürmektedir. Daha da vahimi, dünya beton sessizliğiyle olanları izlemekte, duyarsızlık maalesef failleri cesaretlendirmektedir. Üstelik hemen yanı başımızda Irak ve Suriye’de ölen, yaralanan, ailesi parçalanan, dul, yetim, öksüz kalan, yoksul düşen, muhacir olan insanların sayısı on binleri, yüz binleri değil, milyonları bulmuştur.
Halepçe katliamını kurgulayıp uygulayan emperyalist güçler, bugün aynı oyunlarını oynamaya devam etmektedir. Dün olanlarla bugün yaşananlar birbirinden ayrı, ilgisiz değildir. Dünü, bugünü, yarını ile bir ümmet, tüm varlığıyla imha edilmek istenmektedir. Saddam gibi, Esed gibi, kendi halkına karşı böylesine zalim olan kukla yöneticiler, asıl efendilerin işlerini kolaylaştırmaktadır.
Dün olduğu gibi, bugün de bu trajedi, kime, hangi güçlere, hangi siyasi, ideolojik hesaplara yarar ve avantaj sağlamak için yapılırsa yapılsın, yaşananlar insanlık adına utanç vericidir. Bu katliamlar, tarihi bir suç, tarihi bir leke olarak emperyalist saldırganların hanesine yazılacaktır.
Hakkın, haklının ve mazlumların yanında olmayı, onların sesi olmayı gaye edinen Eğitim-Bir Sen olarak, bugün için unutulmaz acı hatıralarıyla canlı tuttuğumuz Halepçe üzerinden bütün katliamları açık, net bir tutumla kınıyor, yapanları ve yaptıranları lanetliyoruz. Biz, insan ve Müslüman duyarlığıyla her bir insanın acısını yüreğimizde duymaya, hatırlamaya devam edeceğiz. Unutmayacak, unutturmayacağız. Her platformda, her kademede tüm mazlum çığlıklara tercüman olacağız. Onlar için mümkün her vasıta ile mücadele edeceğiz. Nerede, kime ve nasıl yapılırsa yapılsın, din, dil, ırk, inanç ayrımı yapmaksızın tüm katil ve zalimlerin şiddetle karşısında, olanca sahiplenme duygusuyla bütün mazlumların yanındayız, yanında olacağız.” Dedi.(Haber Merkezi)