Sayılı günler kaldı. Uzun süredir, ülkemizin tek gündemi referandum. Ne zamandır çevremizde ve dünyada olup bitenler bizi ilgilendirmiyor. Halep’te, Musul’da İdlib’de yaşanan vahşet ve katliamlar umurumuzda değil. Filistin’de ezan mı yasaklanmış? Kıbrıs mı dediniz? Son Amerikan’ın Suriye saldırısı bile silkelemedi. Varsa yoksa referandum.
Referandumla yatıp referandumla kalkıyoruz. Sabah akşam her platformda evetçi misin? Hayırcı mısın? Herkes, adeta doksanlı yıllarda iç savaş yaşayan Bosna gibi, kimin düşman, kimin dost safında olduğunu EVET-HAYIR üzerinden belirleme derdinde.
Artık eskisi gibi partili tanımıyla da iş bitmiyor. Çünkü partin EVET dese bile sen HAYIR; partin HAYIR dese bile sen EVET diyebilirsin. Bu nedenle insanlar bir birine düşmanca bakıyor, durum tespiti yapmaya çalışıyor.
Bu durumun pek çok örneği var ama biri trajik. Bir sanatçı bayan Regaip Gecesi sosyal medya hesabından “hayırlı kandiller” mesajı /tweet attığı için, küfürlü ithamlara maruz kaldı. Kutuplaşma, düşmanca tavırlar, hayli ileri boyutta. Karşı cepheden de benzer hadiseler duymak mümkün.
***
Geçmiş uzun dönemlerdir “manevi ağırlığı” olan yapılar, siyasetten uzak olmalarıyla bilinir. Gönülleri kendileri gibi yaşayan inanan insanlarla olsa da her kesime karşı kucaklayıcı davranıp müspet münasebet kurmaya gayret ederler ve içlerinden geçeni net olarak telaffuz etmemeye özen gösterirlerdi.
Ne var ki bu kesim son günlerde çok daha farklı bir tutum ve davranış içindeler. Evet derken hak adına vs. gibi söylemler kullanmaya başladılar.
Burada şu hususun altını çizmek durumundayız: Dünyada Müslümanlara yapılan hiçbir zulme ses çıkar(a)mayan kanaat önderleri her ne hikmetse seçim ve referandum konusunda aslan kesiliyorlar. Bunların işlerine mi gelmiyor, yoksa bir zorunluluk mu derseniz; kanaatimizce bu açıklamalarını “konjonktürel zorunluluk” olarak değerlendirmek gerekir. İslami cemaatlerin hedef tahtasına oturtulduğu bir dönemde, korkuları mazur görülebilir. Ancak korkunun ecele faydası olur mu? Zaman gösterecek.
***
Saadet Partisinin yakın geçmişte ve uzun vadede öngörülerinin hepsinde haklı olduğu ortadayken, (Ergenekon, Suriye, Çözüm Süreci, Irak, Mısır, BOP...) “Evetçi” dostların, “Acaba Saadet neden hayır diyor?” diye bir soru sormak akıllarına gelmiyor. Düşünmek bile istemiyorlar.
Böyle bir durumda polemiğe girip Saadetin neden hayır dediğinin gerekçelerini sıralayacak, savunacak ya da maddeler üzerinden teker teker ele alıp eleştirecek değiliz.
Geneline şunu söyleyebiliriz ki; “Önümüze getirilen 18 maddelik paket içinde neredeyse gönül huzuru içinde evet denecek hiç bir madde yok.”
Hayır gerekçesi olarak bir konuya daha dikkat çekmekte yarar var. Saadet özetle; bu yetkilerle seçilecek bir Cumhurbaşkanı’nın, ülke için felakete sebep olabileceğini düşünüyor.
Manipülasyona çok açık bu toplumda, bu yetkilerle pekala “Demirel” kılıklı birisinin Cumhurbaşkanı olabileceğini, yetkiyi ele alınca da ülkenin inananlarına kan kusturabileceğini düşünüyor. (Yakın geçmişte Mısır Cemal Abdülnasır örneği).
İnsanın fani olduğu dünyada sonraki dönemlerde herhangi bir kimsenin seçilebileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
HAYIR çıkarsa bugünden kaybedeceğimiz bir şey yok da EVET’in doğurabileceği çok büyük riskler var.
***
Saadetin referandum paketine karşı çıkma nedenini CHP ile aynı tarafta olmakla suçlayanlara bir örnekle açıklamak gerekirse mesele şudur: “Boş zemine apartman yapmanıza karşı çıkılıyor”.
Ezeli düşmanınız olan komşunuz diyor ki; “Buraya bina dikerseniz önüm kapanır, güneşim ve havam kesilir, sakın yapmayın!” diyerek sizi engellemeye çalışıyor.
Diğer taraftan sizi düşünen aileden bir büyüğünüz, “Sakın ha buraya bina yapmayın ben buranın geçmişini bilirim. Zemin çürük, bina çöker, hepiniz ölürsünüz” diyerek sizi tehlikeye karşı uyarıyor.
Bu örnekte zahiren bakınca her ikisi de sizin bina yapmanızı istemiyorlar. Ancak niyetleri birbirinden çok farklı.
Burada sizi düşünen iyi niyetli kimselere kulak vermek durumundasınız.
Unutmayın, Saadet bu ülkeyi, bu coğrafyayı ve bu coğrafyanın insanlarını hiçbirinizden daha az seviyor değil.
Referandumla yatıp referandumla kalkıyoruz. Sabah akşam her platformda evetçi misin? Hayırcı mısın? Herkes, adeta doksanlı yıllarda iç savaş yaşayan Bosna gibi, kimin düşman, kimin dost safında olduğunu EVET-HAYIR üzerinden belirleme derdinde.
Artık eskisi gibi partili tanımıyla da iş bitmiyor. Çünkü partin EVET dese bile sen HAYIR; partin HAYIR dese bile sen EVET diyebilirsin. Bu nedenle insanlar bir birine düşmanca bakıyor, durum tespiti yapmaya çalışıyor.
Bu durumun pek çok örneği var ama biri trajik. Bir sanatçı bayan Regaip Gecesi sosyal medya hesabından “hayırlı kandiller” mesajı /tweet attığı için, küfürlü ithamlara maruz kaldı. Kutuplaşma, düşmanca tavırlar, hayli ileri boyutta. Karşı cepheden de benzer hadiseler duymak mümkün.
***
Geçmiş uzun dönemlerdir “manevi ağırlığı” olan yapılar, siyasetten uzak olmalarıyla bilinir. Gönülleri kendileri gibi yaşayan inanan insanlarla olsa da her kesime karşı kucaklayıcı davranıp müspet münasebet kurmaya gayret ederler ve içlerinden geçeni net olarak telaffuz etmemeye özen gösterirlerdi.
Ne var ki bu kesim son günlerde çok daha farklı bir tutum ve davranış içindeler. Evet derken hak adına vs. gibi söylemler kullanmaya başladılar.
Burada şu hususun altını çizmek durumundayız: Dünyada Müslümanlara yapılan hiçbir zulme ses çıkar(a)mayan kanaat önderleri her ne hikmetse seçim ve referandum konusunda aslan kesiliyorlar. Bunların işlerine mi gelmiyor, yoksa bir zorunluluk mu derseniz; kanaatimizce bu açıklamalarını “konjonktürel zorunluluk” olarak değerlendirmek gerekir. İslami cemaatlerin hedef tahtasına oturtulduğu bir dönemde, korkuları mazur görülebilir. Ancak korkunun ecele faydası olur mu? Zaman gösterecek.
***
Saadet Partisinin yakın geçmişte ve uzun vadede öngörülerinin hepsinde haklı olduğu ortadayken, (Ergenekon, Suriye, Çözüm Süreci, Irak, Mısır, BOP...) “Evetçi” dostların, “Acaba Saadet neden hayır diyor?” diye bir soru sormak akıllarına gelmiyor. Düşünmek bile istemiyorlar.
Böyle bir durumda polemiğe girip Saadetin neden hayır dediğinin gerekçelerini sıralayacak, savunacak ya da maddeler üzerinden teker teker ele alıp eleştirecek değiliz.
Geneline şunu söyleyebiliriz ki; “Önümüze getirilen 18 maddelik paket içinde neredeyse gönül huzuru içinde evet denecek hiç bir madde yok.”
Hayır gerekçesi olarak bir konuya daha dikkat çekmekte yarar var. Saadet özetle; bu yetkilerle seçilecek bir Cumhurbaşkanı’nın, ülke için felakete sebep olabileceğini düşünüyor.
Manipülasyona çok açık bu toplumda, bu yetkilerle pekala “Demirel” kılıklı birisinin Cumhurbaşkanı olabileceğini, yetkiyi ele alınca da ülkenin inananlarına kan kusturabileceğini düşünüyor. (Yakın geçmişte Mısır Cemal Abdülnasır örneği).
İnsanın fani olduğu dünyada sonraki dönemlerde herhangi bir kimsenin seçilebileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
HAYIR çıkarsa bugünden kaybedeceğimiz bir şey yok da EVET’in doğurabileceği çok büyük riskler var.
***
Saadetin referandum paketine karşı çıkma nedenini CHP ile aynı tarafta olmakla suçlayanlara bir örnekle açıklamak gerekirse mesele şudur: “Boş zemine apartman yapmanıza karşı çıkılıyor”.
Ezeli düşmanınız olan komşunuz diyor ki; “Buraya bina dikerseniz önüm kapanır, güneşim ve havam kesilir, sakın yapmayın!” diyerek sizi engellemeye çalışıyor.
Diğer taraftan sizi düşünen aileden bir büyüğünüz, “Sakın ha buraya bina yapmayın ben buranın geçmişini bilirim. Zemin çürük, bina çöker, hepiniz ölürsünüz” diyerek sizi tehlikeye karşı uyarıyor.
Bu örnekte zahiren bakınca her ikisi de sizin bina yapmanızı istemiyorlar. Ancak niyetleri birbirinden çok farklı.
Burada sizi düşünen iyi niyetli kimselere kulak vermek durumundasınız.
Unutmayın, Saadet bu ülkeyi, bu coğrafyayı ve bu coğrafyanın insanlarını hiçbirinizden daha az seviyor değil.