Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Türkiye’de geniş aile yapıları ve aynı mahallede iç içe yaşayan topluluklar, çocukların ve insanların ruhsal gelişimine katkı sağlarken, maalesef bazı tehlikeleri de beraberinde getirmektedir.Özellikle çocukların daha büyük çocuklarla, komşu çocuklarıyla ya da akrabalarla ebeveynleri olmadan yalnız bırakılması ciddi riskler taşır. Bakım sorumluluğu, tanınmayan kişilere ya da güvenilir olmayan ortamlara devredilmemeli; çocukların okul ve kreş gibi güvenli yerlerde bulunmaları sağlanmalıdır. Tanımadığımız kişilere ya da yeni tanışılan insanlara güvenmek yerine, çocukların kendi evlerinde, mümkünse kameralarla denetlenen alanlarda bakımı yapılmalıdır. Çocukları dinlemek, onların sınırlarını aşan her türlü sevgi ya da yakınlık biçimlerine karşı dikkatli olmak ve çocuklara mahremiyet eğitimi vermek büyük önem taşır.
Çocuklarımızın rahatsızlıklarını fark etmek ve onların istemedikleri davranışlara maruz kalmalarına izin vermemek, ebeveyn olarak en temel sorumluluğumuzdur. Son zamanlarda terapi odasında sıklıkla karşılaştığımız bu durumlar, kırsal ve şehir içi topluluklarda bile yaygın bir sorun haline gelmiştir. Çocuklarımızın tepkilerini dikkate almalı, onların alarm niteliğindeki davranışlarını görmezden gelmemeliyiz. Böyle olayları normalleştirmek, gelecekteki ruhsal sağlığa büyük zararlar verebilir. Çocuklar ebeveynleri tarafından dinlenmediğinde rahatsızlık hisleri görülmeyerek dinlenmediğinde istismar olma ihtimalleri daha açık hale gelir. Burada maalesef anne baba tarafından yapılanları ise farkedemeyebilirz çünkü çocuğun birinci koruma kanadı maalesef kırıktır. İkinci üçüncü kişiler bunu farkederse annesi babası bile olsa ihbar edilmelidir.
ÇOCUKLARIN GELİŞİMİ VE GÜVENLİK İHTİYACI
Geniş ailelerde veya mahalle gibi topluluklarda büyüyen çocuklar, aidiyet duygusunu erken yaşlarda edinirler. Bu topluluklar, çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde önemli rol oynar. Ancak, bu tür ortamlarda yaşanan yakın ilişkiler bazen tehlikeleri de beraberinde getirir. Özellikle çocuklar, henüz kendi sınırlarını belirleyemeyecek yaşlarda olduklarından, başlarına gelen olumsuz olayları ifade etmekte güçlük çekerler. Dolayısıyla, çocukların her zaman bir yetişkin gözetiminde olması kritik önemdedir.
SINIRLARIN AŞILMASI VE MAHREMİYET EĞİTİMİ
Çocuklara erken yaşlarda mahremiyet eğitimi vermek, onlara beden sınırlarının ne olduğunu öğretmek gerekir. Bu eğitim, sadece yabancılara karşı değil, aynı zamanda yakın çevredeki insanlara karşı da uygulanmalıdır. Akrabalar, komşular ya da tanıdıklar her ne kadar güvenilir gibi görünse de, çocuğun rahatsız olduğu durumlarda sınırlarının aşılmaması gerektiğini anlatmak ebeveynlerin sorumluluğundadır. İstemediği bir davranış ya da fiziksel yakınlıkla karşılaşan çocukların bunu ifade edebilmesi ve destek bulması sağlanmalıdır.
EBEVEYN GÖZETİMİ VE GÜVENLİ ALANLAR
Çocukların bakımında tanımadıkları insanların evlerine bırakılması yerine, ebeveyn gözetiminde, mümkünse kameralarla izlenebilen güvenli alanlarda olmaları daha güvenlidir. Okul ve kreşler, çocukların sosyalleşebileceği ve güvenli bir şekilde büyüyebileceği yerlerdir. Anne-babaların, çocukları yakın aile bireyleri ya da komşular gibi tanıdık kişilere emanet ederken dahi dikkatli olmaları gerekmektedir. Çocuğun güvenliği her şeyden önce gelir ve hiçbir güven ilişkisi, çocuğun refahından üstün tutulmamalıdır.
ÇOCUKLARI DİNLEMEK VE ONLARA GÜVEN VERMEK
Terapi odasında gördüğümüz vakalar, çoğunlukla ebeveynlerin çocuklarını yeterince dinlemediğini ve yaşadıkları rahatsızlıkları fark edemediklerini gösteriyor. Çocuklar, kendilerini rahat hissetmediklerinde ya da istismara uğradıklarında çeşitli davranışlarla bunu dışa vururlar. Ebeveynlerin bu tepkilere dikkat etmeleri, çocuklarını anlamaya çalışmaları ve onları zorlamadan güvenli bir ortamda hissetmelerini sağlamaları çok önemlidir. Çocuklara duyulan güven, onların duygusal dayanıklılıklarını güçlendirir ve istismara karşı kendilerini koruyabilmelerini sağlar.
RUHSAL GELİŞİM VE TRAVMALARIN ETKİSİ
Çocukluk dönemi, bireyin gelecekteki psikolojik sağlığını şekillendiren kritik bir süreçtir. İstismar veya sınır ihlalleri yaşayan çocuklar, ilerleyen dönemlerde özgüven eksikliği, depresyon, kaygı bozukluğu ve güvensizlik gibi ciddi sorunlar geliştirebilirler. Bu tür travmaların önüne geçmek için ebeveynler, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını dinlemeli, onları koruma altına almalı ve güven ortamı yaratmalıdır. Çocukların kendilerini güvende hissettikleri aile ortamlarında büyümeleri, gelecekte sağlıklı bireyler olmalarına zemin hazırlar.'' dedi.
(Haber Merkezi)
ABDULVAHİT GÜRASLAN