Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Mustafa GÜNAL YKS için adaylardan para alınmaması gerektiğini belirtti.
Günal yaptığı açıklama da “Yanlış ekonomi politikaları, gıda/ulaşım/enerji/barınma/sağlık gibi kaçınılmaz giderlere zam üstüne zam derken toplumumuz iyice yoksullaştığı halde, milyonlarca öğrenci ve veliyi yeni bir masraf kapısı beklemektedir.
26-27 Haziran'da yapılacak olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı için başvurular başlamış, sınav ücreti belirlenmiştir. 4 Şubat-2 Mart arasında yapılacak başvurular için adayların her bir oturum için (TYT-ADT- YDT) 90 TL ödemesi gerekecektir.
Yani bütçesini rasyonel biçimde kullanmayan, bütçesi yetersiz olduğu durumlarda Hazine'den Diyanet kadar bile talepkar olmayan, ihtiyaç sahibi öğrencilere tablet/bilgisayar dağıtma sözünü tutamayan, salgına rağmen okullara kadrolu temizlik personeli dahi atayamayan, okulların temizlik malzemeleri ihtiyaçlarını bile velilerin sırtına yükleyen, okullarda ciddi oranda öğretmen açığı olduğunu itiraf ettiği halde öğretmen atamalarını yapamayan Milli Eğitim Bakanlığı, ülkede bu yıl derinleşen yoksulluğa rağmen bu kez de velilerden sınav için para talep etmektedir.
Oysa bu sınavlar, devletin bir hak olarak tüm yurttaşlara ücretsiz ve eşit sağlaması gereken eğitimde mecburi tutulduğu için ücretsiz olmalıdır. Ücretsiz verilmesi gereken bir kamu hizmeti, yan giderler hizmet alana yüklenerek paralı hale getirilemez; bu uygulama ile Anayasa'nın kesin hükümleri arasında tezatlık vardır.
Buna rağmen sınavlardan ücret alan, hatta zaman zaman esnaf ağzıyla "Kar etmiyoruz, sınavların bize gelişi bu" gibi trajikomik açıklamalar yapan Bakanlık, sınav ücretlerini en azından bu yıl almayacak kadar vicdanlı davranmalıdır.
"Sosyal devlet" kavramı sadece siyaset bilimleri kitaplarındaki bir ütopya haline getirilmek istenmiyorsa, bu konuda atılacak ilk adım, milyonlarca öğrenciden sınavlar için para almamak olmalıdır.
Eğitim-İş olarak MEB'e açık çağrımızdır: Pandemi süresince milyonlarca öğrencimiz eğitime düzenli olarak ulaşamadı. Yani eğitim, sizin düşlerinizdeki gibi bir ticari meta olsaydı bile, ayıplı mal satar pozisyondaydınız. O yüzden kendinize gelin, sokaktaki yoksulluğu, eğitime ulaşmak için çırpınan yavrularımızı görün ve bu yıldan itibaren sınav giderleri için, yine yurttaşın cebinden çıkan vergilerle oluşan bütçenizi kullanın. Koskoca Bakanlık sınavın giderlerini karşılayabilir ama eğitimden gidenleri geri getiremez!” dedi. (Haber Merkezi)
Günal yaptığı açıklama da “Yanlış ekonomi politikaları, gıda/ulaşım/enerji/barınma/sağlık gibi kaçınılmaz giderlere zam üstüne zam derken toplumumuz iyice yoksullaştığı halde, milyonlarca öğrenci ve veliyi yeni bir masraf kapısı beklemektedir.
26-27 Haziran'da yapılacak olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı için başvurular başlamış, sınav ücreti belirlenmiştir. 4 Şubat-2 Mart arasında yapılacak başvurular için adayların her bir oturum için (TYT-ADT- YDT) 90 TL ödemesi gerekecektir.
Yani bütçesini rasyonel biçimde kullanmayan, bütçesi yetersiz olduğu durumlarda Hazine'den Diyanet kadar bile talepkar olmayan, ihtiyaç sahibi öğrencilere tablet/bilgisayar dağıtma sözünü tutamayan, salgına rağmen okullara kadrolu temizlik personeli dahi atayamayan, okulların temizlik malzemeleri ihtiyaçlarını bile velilerin sırtına yükleyen, okullarda ciddi oranda öğretmen açığı olduğunu itiraf ettiği halde öğretmen atamalarını yapamayan Milli Eğitim Bakanlığı, ülkede bu yıl derinleşen yoksulluğa rağmen bu kez de velilerden sınav için para talep etmektedir.
Oysa bu sınavlar, devletin bir hak olarak tüm yurttaşlara ücretsiz ve eşit sağlaması gereken eğitimde mecburi tutulduğu için ücretsiz olmalıdır. Ücretsiz verilmesi gereken bir kamu hizmeti, yan giderler hizmet alana yüklenerek paralı hale getirilemez; bu uygulama ile Anayasa'nın kesin hükümleri arasında tezatlık vardır.
Buna rağmen sınavlardan ücret alan, hatta zaman zaman esnaf ağzıyla "Kar etmiyoruz, sınavların bize gelişi bu" gibi trajikomik açıklamalar yapan Bakanlık, sınav ücretlerini en azından bu yıl almayacak kadar vicdanlı davranmalıdır.
"Sosyal devlet" kavramı sadece siyaset bilimleri kitaplarındaki bir ütopya haline getirilmek istenmiyorsa, bu konuda atılacak ilk adım, milyonlarca öğrenciden sınavlar için para almamak olmalıdır.
Eğitim-İş olarak MEB'e açık çağrımızdır: Pandemi süresince milyonlarca öğrencimiz eğitime düzenli olarak ulaşamadı. Yani eğitim, sizin düşlerinizdeki gibi bir ticari meta olsaydı bile, ayıplı mal satar pozisyondaydınız. O yüzden kendinize gelin, sokaktaki yoksulluğu, eğitime ulaşmak için çırpınan yavrularımızı görün ve bu yıldan itibaren sınav giderleri için, yine yurttaşın cebinden çıkan vergilerle oluşan bütçenizi kullanın. Koskoca Bakanlık sınavın giderlerini karşılayabilir ama eğitimden gidenleri geri getiremez!” dedi. (Haber Merkezi)