Eğitimciler Birliği Sendikası Hatay 1 Nolu Şube başkanı İsmail Bayrakdar, son zamanlarda eğitim camiasında fazlaca konuşulmaya başlanan ve Milli Eğitim Bakanlığından alınan bilgiler ışığında okul ve kurumlarda görev yapan Rehber Öğretmenlerin motivasyonunu doğrudan etkileyen yönetmelik değişikliği ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Sayın Bayrakdar;
“Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişiklik tasarısı, Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerince zaman zaman dile getirilmektedir. Değişiklik tasarısının içeriğinin ve gerçekte neyin hedeflendiğinin bilinmemesi rehber öğretmenlerimizin motivasyonunu bozmaktadır.
Sendikamız başta olmak üzere, eğitimin paydaşları tarafından dile getirilen eleştiri ve öneriler eğer dikkate alınsaydı bu vahim durum söz konusu olmayacaktı. Öğretmenlerimizi motive etmeyen, geliştirmeyen değişikliklerden, onları huzursuz eden, endişeye sevk eden açıklamalardan vazgeçilmelidir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde bir değişiklik taslağının hazırlandığı, buna göre rehber öğretmenlere nöbet görevinin getirileceği, mesai başlangıç ve bitiş saatlerinin ayrıntılı olarak düzenleneceği, psikolojik danışma faaliyetlerinin kaldırılacağı gibi iddialar uzun zamandır gündeme getirilmektedir.
Nisan 2017 Kurum İdari Kurulu toplantısında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve bu hizmetleri yürüten rehber öğretmenlerin mesai saatlerine tabi kılınmasının ve nöbet görevi gibi asli işlerini sekteye uğratacak, buna zarar verecek yan yükümlülükler altına sokulmasının rehberlik faaliyetinin özüne zarar vereceğini ifade etmiş; uzun vadeli olumsuz sonuçlara neden olacağı uyarısında bulunmuştuk. Yine Eğitim-Bir-Sen olarak, bakanlığa, rehber öğretmenlere asli görevleri ile bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden ilave görevler ve yükler getiren bir düzenlemeden kaçınması çağrısında bulunmuştuk.
Rehber öğretmenliğin sınıf ortamında ve müfredat kapsamında eğitim hizmeti sunan branş öğretmeni olmadığını kabullenmekte zorlanmaması gereken ilk kurum MEB, öncelikli özneler ise şüphesiz bakanlık yöneticileridir. Bu ön kabulden hareketle, hem rehberlik alanına ilişkin yönetmeliğin hem de rehber öğretmenlere yönelik söylemlerin yeniden gözden geçirilmesi artık kaçınılmaz bir sorumluluktur.
Eğitim-Bir-Sen olarak, defaatle dile getirdiğimiz üzere, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, öğrenci başvurusuna dayalı ve zamana bağlı olmayan, formel dayatmalardan arındırılmış eğitim destek faaliyetinin yanında niteliği gereği sürekli gözlem ve süreç takibi esasına dayanan, dolayısıyla belli bir zaman diliminde ifa edilerek tamamlanması mümkün olmayan faaliyetlerdir. Bu nedenle, rehber öğretmenliğin diğer branşlarla arasında nitelik, içerik ve yöntem yönleri başta olmak üzere, çok sayıda farklılık olup sunulan hizmetin gereği olarak bunlar zorunlu farklılıklardır. Bu farklılıklardan hareketle, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve rehber öğretmenlik branşının farklı düzenlemelere tabi tutulması doğal ve olağandır. Ancak yönetmelik değişikliği tasarısının rehberlik hizmetlerinin niteliğinin artırılması ve kapsamının genişletilmesi ekseninde değil de ‘diğer öğretmenler nezdindeki rehber öğretmen algısı’ iddiasından hareketle ele alınıyor oluşu vahim bir durumdur.
Mevcut yönetmelik üzerinden rehber öğretmenlere karşı olumsuz bir algı oluşmuşsa bunun müsebbibi rehber öğretmenler değil, eğitimin paydaşlarına danışmadan yönetmelik düzenlemeleri yapan bakanlıktır. Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin kapsamı, içeriği, sunum yöntemi ve şekli konusunda hiçbir takdir hakkına sahip bulunmayan, işini yaparken sahip olacağı hareket tarzı dahi yönetmelik konusu edilen rehber öğretmenleri geren bu türden açıklamaların daha eğitim-öğretim yılı başında sarf edilmiş olması, öğretmenlerimizin motivasyon kaybına ve hizmet verimlerinin düşmesine neden olacaktır.
Rehber öğretmenlerin okulda, okul yönetimi ve öğretmenleri ile öğrencileri karşısındaki konumu ve durumu, kıyaslarla değil, mesleki nitelikleri ve psikolojik danışma alanına ilişkin dünya örnekleriyle belirlenmeli ve düzenlenmelidir. Elbette başta rehber öğretmenler ve yetkili sendika olmak üzere, ilgili tarafların görüş, öneri ve eleştirilerinin dikkate alınması kaydıyla.
Bakanlıkça yapılması planlanan yönetmelik değişikliğinin oluşturduğu ‘olumsuz algı’ bir an önce dağıtılmalı ve kafa karışıklıkları giderilmelidir. Rehber öğretmenlerin asli görevleriyle bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden bir düzenleme yapılmamalıdır.” dedi.(Gökhan Aklan)
“Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişiklik tasarısı, Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerince zaman zaman dile getirilmektedir. Değişiklik tasarısının içeriğinin ve gerçekte neyin hedeflendiğinin bilinmemesi rehber öğretmenlerimizin motivasyonunu bozmaktadır.
Sendikamız başta olmak üzere, eğitimin paydaşları tarafından dile getirilen eleştiri ve öneriler eğer dikkate alınsaydı bu vahim durum söz konusu olmayacaktı. Öğretmenlerimizi motive etmeyen, geliştirmeyen değişikliklerden, onları huzursuz eden, endişeye sevk eden açıklamalardan vazgeçilmelidir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde bir değişiklik taslağının hazırlandığı, buna göre rehber öğretmenlere nöbet görevinin getirileceği, mesai başlangıç ve bitiş saatlerinin ayrıntılı olarak düzenleneceği, psikolojik danışma faaliyetlerinin kaldırılacağı gibi iddialar uzun zamandır gündeme getirilmektedir.
Nisan 2017 Kurum İdari Kurulu toplantısında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve bu hizmetleri yürüten rehber öğretmenlerin mesai saatlerine tabi kılınmasının ve nöbet görevi gibi asli işlerini sekteye uğratacak, buna zarar verecek yan yükümlülükler altına sokulmasının rehberlik faaliyetinin özüne zarar vereceğini ifade etmiş; uzun vadeli olumsuz sonuçlara neden olacağı uyarısında bulunmuştuk. Yine Eğitim-Bir-Sen olarak, bakanlığa, rehber öğretmenlere asli görevleri ile bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden ilave görevler ve yükler getiren bir düzenlemeden kaçınması çağrısında bulunmuştuk.
Rehber öğretmenliğin sınıf ortamında ve müfredat kapsamında eğitim hizmeti sunan branş öğretmeni olmadığını kabullenmekte zorlanmaması gereken ilk kurum MEB, öncelikli özneler ise şüphesiz bakanlık yöneticileridir. Bu ön kabulden hareketle, hem rehberlik alanına ilişkin yönetmeliğin hem de rehber öğretmenlere yönelik söylemlerin yeniden gözden geçirilmesi artık kaçınılmaz bir sorumluluktur.
Eğitim-Bir-Sen olarak, defaatle dile getirdiğimiz üzere, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, öğrenci başvurusuna dayalı ve zamana bağlı olmayan, formel dayatmalardan arındırılmış eğitim destek faaliyetinin yanında niteliği gereği sürekli gözlem ve süreç takibi esasına dayanan, dolayısıyla belli bir zaman diliminde ifa edilerek tamamlanması mümkün olmayan faaliyetlerdir. Bu nedenle, rehber öğretmenliğin diğer branşlarla arasında nitelik, içerik ve yöntem yönleri başta olmak üzere, çok sayıda farklılık olup sunulan hizmetin gereği olarak bunlar zorunlu farklılıklardır. Bu farklılıklardan hareketle, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve rehber öğretmenlik branşının farklı düzenlemelere tabi tutulması doğal ve olağandır. Ancak yönetmelik değişikliği tasarısının rehberlik hizmetlerinin niteliğinin artırılması ve kapsamının genişletilmesi ekseninde değil de ‘diğer öğretmenler nezdindeki rehber öğretmen algısı’ iddiasından hareketle ele alınıyor oluşu vahim bir durumdur.
Mevcut yönetmelik üzerinden rehber öğretmenlere karşı olumsuz bir algı oluşmuşsa bunun müsebbibi rehber öğretmenler değil, eğitimin paydaşlarına danışmadan yönetmelik düzenlemeleri yapan bakanlıktır. Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin kapsamı, içeriği, sunum yöntemi ve şekli konusunda hiçbir takdir hakkına sahip bulunmayan, işini yaparken sahip olacağı hareket tarzı dahi yönetmelik konusu edilen rehber öğretmenleri geren bu türden açıklamaların daha eğitim-öğretim yılı başında sarf edilmiş olması, öğretmenlerimizin motivasyon kaybına ve hizmet verimlerinin düşmesine neden olacaktır.
Rehber öğretmenlerin okulda, okul yönetimi ve öğretmenleri ile öğrencileri karşısındaki konumu ve durumu, kıyaslarla değil, mesleki nitelikleri ve psikolojik danışma alanına ilişkin dünya örnekleriyle belirlenmeli ve düzenlenmelidir. Elbette başta rehber öğretmenler ve yetkili sendika olmak üzere, ilgili tarafların görüş, öneri ve eleştirilerinin dikkate alınması kaydıyla.
Bakanlıkça yapılması planlanan yönetmelik değişikliğinin oluşturduğu ‘olumsuz algı’ bir an önce dağıtılmalı ve kafa karışıklıkları giderilmelidir. Rehber öğretmenlerin asli görevleriyle bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden bir düzenleme yapılmamalıdır.” dedi.(Gökhan Aklan)