Antakya eski tarihlerde olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmış dünyanın en prestijli şehirlerinden biridir. Küçük dalyan mevkiinde MÖ 67 yılında yapılan, 75 Metre genişliğinde 500 metre uzunluğumda hipodromu ile dünyanın en büyük yapıtlarından biridir. Olimpiyatlara başlamadan önce ucu sonu bulunmayan kortejde eli bininin üzerinde genç yarışmacılar olimpiyat oyunlarına katılmak üzere gelir. İmparator Augustus zamanında her dört yılda bir yapılan olimpiyatlar otuz gün sürerdi. Hipodromda yapılan araba yarışmalarına İstanbullun en ünlü araba yarışçıları burada yarışmışlardır.
"Ben Hur" filminin ünlü araba yarışı sahnesinin geçtiği bölüm Antakya Hipodromundan esinlenerek yapılmıştır. Antakya'nın eski çağlarda yaklaşık 400 yıl boyunca olimpiyat oyunlarının düzenlendiği bir şehir olmuştur. Krallı ve kraliyet ailesi bu görkemli oyunları, kendilerine özel olarak zeminden yüksek inşa edilmiş, hipodrom çevresinde bulunan localarından seyrederlerdi.
İşte bu localardan günümüze kadar gelen çok az bölümleri halen ayakta. Ancak yeterince korunamadığı için her geçen gün yok olmakla karşı karşıya. Oysa 12.07.1975 yılında 85 21 nolu kurul kararıyla bölgede bulunan hipodrom ve diğer mimari yapıları nedeniyle sit alanı ilan edilerek korunmaya alınmış. Bu kararlar kâğıt üzerinde kalmamalı, gereği ne ise yapılmalıdır. Bu olimpiyatlar 400 yıl boyunca, başta Antakya olmak üzere dünya şehirlerinin tanıtımına ve kültürel kaynaşmasında büyük katkı sağlamıştır. Günümüzde yapılan bilimsel kazılarda hipodroma ait bulgular gün yüzüne çıkarılıyor. Çıkarılan bu görkemli mimari yapıların daha iyi korunarak sergilenmesi halinde, ilimizin turizm potansiyelinin arttırılması açısından büyük önem taşıyacaktır.
"Ben Hur" filminin ünlü araba yarışı sahnesinin geçtiği bölüm Antakya Hipodromundan esinlenerek yapılmıştır. Antakya'nın eski çağlarda yaklaşık 400 yıl boyunca olimpiyat oyunlarının düzenlendiği bir şehir olmuştur. Krallı ve kraliyet ailesi bu görkemli oyunları, kendilerine özel olarak zeminden yüksek inşa edilmiş, hipodrom çevresinde bulunan localarından seyrederlerdi.
İşte bu localardan günümüze kadar gelen çok az bölümleri halen ayakta. Ancak yeterince korunamadığı için her geçen gün yok olmakla karşı karşıya. Oysa 12.07.1975 yılında 85 21 nolu kurul kararıyla bölgede bulunan hipodrom ve diğer mimari yapıları nedeniyle sit alanı ilan edilerek korunmaya alınmış. Bu kararlar kâğıt üzerinde kalmamalı, gereği ne ise yapılmalıdır. Bu olimpiyatlar 400 yıl boyunca, başta Antakya olmak üzere dünya şehirlerinin tanıtımına ve kültürel kaynaşmasında büyük katkı sağlamıştır. Günümüzde yapılan bilimsel kazılarda hipodroma ait bulgular gün yüzüne çıkarılıyor. Çıkarılan bu görkemli mimari yapıların daha iyi korunarak sergilenmesi halinde, ilimizin turizm potansiyelinin arttırılması açısından büyük önem taşıyacaktır.