Referandum yaklaştıkça anket şirketleri üstüste anketleri yayınlamaya başladılar. En son yayınlanan 10 anket şirketinden yedisi “Evet” oylarını önde gösterirken, üçü ise “Hayır” oylarını önde gösteriyor.
Benim kafama takılan soru şu;
Birincisi, yapılan anketler bilimsel verilere dayanıyorsa çıkan sonuçlar niçin birbirinden bu kadar farklı oluşuyor. Aralarındaki fark bazı zamanlar 10 puana kadar çıkabiliyor.
İkincisi ise, biliyoruz ki anket yapmak ve yaptırmak çok maliyetli bir iştir ve bu firmalar profosyonel firmalardır.
Yani her anket yapan firma kendisine o işi yaptıran bir işveren hesabına yapar anket araştırmalarını.
Bir diğer deyimle her yapılan anketin bir sahibi vardır ve yaptırdığı anketin sonuçlarından kendine göre bir strateji belirler.
Eğer bu bir siyasi partiyse, anket sonuçlarından kendine bir yol haritası çizer, hedef kitlesini belirleyerek çalışmalarını istenilen yöne kaydırır.
Ticari firmalar ise satacağı veya üreteceği malın piyasa durumlarını ölçerek arz ve talebi ayarlar.
Peki, yayınlanan anket sonuçlarının seçmen üzerinde bir etkisi var mıdır?
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki anketlerin olumlu veya olumsuz oluşmasının seçmenin tercihi üzerinde hiçbir etkisi olmamaktadır. Seçmen genellikle anket sonuçlarına göre değilde mensubu olduğu partinin görüşleri doğrultusunda oy kullanmaktadır.
Seçmenin çoğunluğu oy verdiği partinin ne tüzüğüne, ne de programına bakmamakta, büyük bir olumsuzluk yaşamadıkça da tercihlerini değiştirmemektedir.
Anayasa referandumu da bundan farklı düşünülemez. Seçmen çoğunluğu değiştirilmesi istenen anayasa maddeleriyle çok ilgili değildir. İnandığı ve güvendiği parti liderinin görüşleri doğrultusunda gidip oyunu kullanacaktır.
Bu nedenle Evet derken de, Hayır derken de neye tercih kullandığı kendisini doğrudan ilgilendirmemekte, partisi doğrultusunda gidip oyunu kullanmaktadır.
Yapılan mitingler de oy tercihini etkilemediği görülmüştür. Zaten mitinge katılan insanların çoğunluğu tercihini yaptığı partinin mitingine katıldığı tespit edilmiştir.
Mitingin en önemli yararı partiler kendi tabanlarını motive etmekte ve rehavetten kurtararak sandığa gitmelerini sağlamaktadır.
Anketlerde çıkan kararsız seçmen konusu ise aslında kararını vermeyen seçmen demek olmuyor. Bunların yarısı sandığa gitmek istemeyen ancak bunu dillendirmeyen seçmenlerden oluşuyor.
Diğer yarısı ise etkilenmeyi bekleyen seçmen profili veya görüşü olupta açıklamak istemeyen seçmenlerden oluşan bir kitleyi gösteriyor.O halde her seçim döneminde oluşan bu kadar patırtı ve gürültünün çok bir faydası olmadığı açık seçik ortada. Böyle olmasına rağmen niçin partiler büyük masraflara girişerek propaganda çalışmaları yaparlar.
Bunlardan birincisi işte o az sayıdaki ikna edilmeyi bekleyen seçmeni etkilemek,
İkincisi ise kendi tabanlarını motive ederek canlı tutmak ve sandığa gitmelerini sağlamaktır.
Kimse yapılan anket sonuçlarından bir beklenti içerisine girmesin, anketlerin sahiplerine yol göstericiliği dışında bir fonksiyonu bulunmamaktadır. En çok müşteri toplayan anket şirketi ise en doğru tahmini araştırmayı yapabilenler olmuştur.
Benim kafama takılan soru şu;
Birincisi, yapılan anketler bilimsel verilere dayanıyorsa çıkan sonuçlar niçin birbirinden bu kadar farklı oluşuyor. Aralarındaki fark bazı zamanlar 10 puana kadar çıkabiliyor.
İkincisi ise, biliyoruz ki anket yapmak ve yaptırmak çok maliyetli bir iştir ve bu firmalar profosyonel firmalardır.
Yani her anket yapan firma kendisine o işi yaptıran bir işveren hesabına yapar anket araştırmalarını.
Bir diğer deyimle her yapılan anketin bir sahibi vardır ve yaptırdığı anketin sonuçlarından kendine göre bir strateji belirler.
Eğer bu bir siyasi partiyse, anket sonuçlarından kendine bir yol haritası çizer, hedef kitlesini belirleyerek çalışmalarını istenilen yöne kaydırır.
Ticari firmalar ise satacağı veya üreteceği malın piyasa durumlarını ölçerek arz ve talebi ayarlar.
Peki, yayınlanan anket sonuçlarının seçmen üzerinde bir etkisi var mıdır?
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki anketlerin olumlu veya olumsuz oluşmasının seçmenin tercihi üzerinde hiçbir etkisi olmamaktadır. Seçmen genellikle anket sonuçlarına göre değilde mensubu olduğu partinin görüşleri doğrultusunda oy kullanmaktadır.
Seçmenin çoğunluğu oy verdiği partinin ne tüzüğüne, ne de programına bakmamakta, büyük bir olumsuzluk yaşamadıkça da tercihlerini değiştirmemektedir.
Anayasa referandumu da bundan farklı düşünülemez. Seçmen çoğunluğu değiştirilmesi istenen anayasa maddeleriyle çok ilgili değildir. İnandığı ve güvendiği parti liderinin görüşleri doğrultusunda gidip oyunu kullanacaktır.
Bu nedenle Evet derken de, Hayır derken de neye tercih kullandığı kendisini doğrudan ilgilendirmemekte, partisi doğrultusunda gidip oyunu kullanmaktadır.
Yapılan mitingler de oy tercihini etkilemediği görülmüştür. Zaten mitinge katılan insanların çoğunluğu tercihini yaptığı partinin mitingine katıldığı tespit edilmiştir.
Mitingin en önemli yararı partiler kendi tabanlarını motive etmekte ve rehavetten kurtararak sandığa gitmelerini sağlamaktadır.
Anketlerde çıkan kararsız seçmen konusu ise aslında kararını vermeyen seçmen demek olmuyor. Bunların yarısı sandığa gitmek istemeyen ancak bunu dillendirmeyen seçmenlerden oluşuyor.
Diğer yarısı ise etkilenmeyi bekleyen seçmen profili veya görüşü olupta açıklamak istemeyen seçmenlerden oluşan bir kitleyi gösteriyor.O halde her seçim döneminde oluşan bu kadar patırtı ve gürültünün çok bir faydası olmadığı açık seçik ortada. Böyle olmasına rağmen niçin partiler büyük masraflara girişerek propaganda çalışmaları yaparlar.
Bunlardan birincisi işte o az sayıdaki ikna edilmeyi bekleyen seçmeni etkilemek,
İkincisi ise kendi tabanlarını motive ederek canlı tutmak ve sandığa gitmelerini sağlamaktır.
Kimse yapılan anket sonuçlarından bir beklenti içerisine girmesin, anketlerin sahiplerine yol göstericiliği dışında bir fonksiyonu bulunmamaktadır. En çok müşteri toplayan anket şirketi ise en doğru tahmini araştırmayı yapabilenler olmuştur.