Son zamanlarda konuşurken kelime bulmakta güçlük çekip, konuşulanları anlamakta zorlandığınızı mı hissediyorsunuz? İşlerinizi planlayamıyor, iş toplantılarını kaçırıyor musunuz? Gündelik para hesaplarında zorlanıyor, gittiğiniz yolları şaşırıyor hatta çok iyi bildiğiniz yemekleri bile yapamıyor musunuz? Bu tür şikayetler kapınızı çalmaya başladıysa mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurun. Zira günümüzde yaşam süresinin uzamasıyla daha sık karşımıza çıkan Alzheimer, yavaş başlayıp zamanla kötüleşen kronik bir beyin damar hastalığı. Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak, “Unutkanlık yakınması ile hastaneye başvuran hastalarda Alzheimer’ın en sık görülen erken evre belirtisi, yakın dönemdeki olayları hatırlama güçlüğüdür. Hastalık ilerlediğinde konuşma problemleri, çevreye uyum ve duygudurum bozukluğu, motivasyon güçlüğü, kendine bakımda bozulma gibi şikayetler eklenmektedir” diyor. Alzheimer’da en önemli risk faktörlerinin aile öyküsü ve ileri yaş olduğunu belirten Dr. Müge Koçak, hastalığın görülme sıklığının 65-85 yaş arasında her beş senede bir, iki katına çıktığını söylüyor. Dr. Müge Koçak, 21 Eylül Dünya alzheimer Günü kapsamında yaptığı açıklamada, korkulan hastalığa karşı 10 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Hayal kurmayı ihmal etmeyin
Merak ve öğrenme isteğinizi devamlı canlı tutun. Kitap okumak, bulmaca çözmek, hobi edinmek, düzenli sosyal aktivitelerde bulunmak, yeni insanlarla tanışmak, yeni bir dil öğrenmeye çalışmak beyin fonksiyonlarının canlı tutulmasını sağlıyor. Bol bol araştırın, ‘düşünün’ ve hayal kurmayı ihmal etmeyin.
Spor yapmadan günü bitirmeyin
Yapılan çalışmalar; her gün düzenli egzersiz yapmanın beyne iyi geldiğini, beyninizde yeni sinirsel bağlantılar oluşturduğunu, yeni beyin hücrelerinin üretilmesini sağladığını, düşünme becerisini artırdığını ve Alzheimer’ın başlama zamanını geciktirdiğini hatta önlediğini ortaya koyuyor. Ayrıca yapılan egzersizler Alzheimer için risk oluşturan kötü kolesterol ve diyabet gibi hastalıkları da kontrol altına almaya yarıyor. Bu nedenle gün içerisinde mutlaka hareket edin, her gün en az 45 dakika düzenli ve tempolu yürüyüşe çok özen gösterin. Spor yapmadan günü bitirmeyin.
Hazır yiyeceklerden uzaklaşın
Günlük hayatın koşuşturmacasında sağlıklı beslenme alışkanlığı lüks haline geldi. Zaman kısıtlamasından dolayı hazır yemekler yiyor, metabolizmamızı bozuyoruz. Fast-food alışkanlığınızdan vazgeçin; yağlı, tuzlu, kızarmış ve hazır yiyeceklerden uzak durun. Çünkü bu tür beslenme alışkanlıkları kalp damarlarında olduğu gibi beyin damarlarına zarar veriyor ve Alzheimer hastalığı gelişme riskini artırıyor. Kalp ve damar dostu besinlerden oluşan; zeytinyağı, balık, meyve ve sebze ağırlıklı olan, kurubaklagilleri de içeren besinler ise Alzheimer hastalığına karşı koruma sağlıyor.
Siyah çikolatanın içerisinde bulunan ve antioksidan özelliği olan Resveratrol, bilişsel gerilemeyi geciktiriyor. Yapılan çalışmalar da aşırıya kaçmamak kaydıyla günde bir-iki parça bitter çikolata tüketmenin zihinsel gerilemeyi azalttığını gösteriyor.
Stresi siz yönetin!
Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak, “Vücudunuz gerilim (stres) altındayken kortikosteoritler adı verilen ve bir bunalım durumunda sizi koruyan hormonlar üretir. Ancak iş sorunları, trafik ve parasal kaygılar gibi günlük olayların tetiklediği sürekli gerilim hali tehlikeli olabilir. Bu, zaman içinde beyin hücrelerini tahrip eder ve yeni hücre oluşumunu bastırır. Bu sebeple stresle başa çıkabilmeye çalışın, strese teslim olmayın” diyor.
Fazla kilolarla savaşın
Yapılan araştırmalar sonucunda vücut ağırlığının Alzheimer riski ile doğru orantılı olduğuna işaret ediyor. Şişmanlar daha çok risk altında bulunuyor. Bu nedenle vücut kitle indeksine göre aşırı kiloya sahipseniz mutlaka tedavi olun ve ideal vücut kilonuza kavuşmaya çalışın. Fazla kilolardan kurtulmak beyin sağlığı için de çok büyük önem taşıyor.
Gece lambasıyla uyumayın
Kaliteli bir uykunun hafızayı güçlendirmede önemli bir rolü var. 6-8 saat arası düzenli uyku belleği korumada fayda sağlıyor. Bölünmüş yahut gece lambasıyla, karanlık olmayan bir ortamda, yetersiz uyku ise Alzheimer ile bağlantılı olduğu bilinen ‘amyloid plak’ oluşumunu artırıyor ve beyin sağlığını korumada önemli katkı sağlıyor.
Alkol ve sigaradan uzak durun
kullanımının, yaşamın ileri dönemlerinde Alzheimer riski oluşturduğunu gösteriyor. Alkol ve sigara tüketimi beynin küçülmesine, özellikle de hafıza ile ilgili olan ‘hipokampüs’ bölümünün küçülmesine neden oluyor.
Metabolik hastalıkları kontrol altına alın
Alzheimer’da kardiyovasküler hastalıklar ve beyin damar hastalıkları gibi diyabet, hipotiroidi ve hipertansiyon hastalıklarının da risk faktörleri oluşturduğu görülüyor. Bu nedenle tüm bu risk faktörlerinin kontrol altına alınması ve tedavinin takip edilmesi gerekiyor.
(Haber Merkezi)
Hayal kurmayı ihmal etmeyin
Merak ve öğrenme isteğinizi devamlı canlı tutun. Kitap okumak, bulmaca çözmek, hobi edinmek, düzenli sosyal aktivitelerde bulunmak, yeni insanlarla tanışmak, yeni bir dil öğrenmeye çalışmak beyin fonksiyonlarının canlı tutulmasını sağlıyor. Bol bol araştırın, ‘düşünün’ ve hayal kurmayı ihmal etmeyin.
Spor yapmadan günü bitirmeyin
Yapılan çalışmalar; her gün düzenli egzersiz yapmanın beyne iyi geldiğini, beyninizde yeni sinirsel bağlantılar oluşturduğunu, yeni beyin hücrelerinin üretilmesini sağladığını, düşünme becerisini artırdığını ve Alzheimer’ın başlama zamanını geciktirdiğini hatta önlediğini ortaya koyuyor. Ayrıca yapılan egzersizler Alzheimer için risk oluşturan kötü kolesterol ve diyabet gibi hastalıkları da kontrol altına almaya yarıyor. Bu nedenle gün içerisinde mutlaka hareket edin, her gün en az 45 dakika düzenli ve tempolu yürüyüşe çok özen gösterin. Spor yapmadan günü bitirmeyin.
Hazır yiyeceklerden uzaklaşın
Günlük hayatın koşuşturmacasında sağlıklı beslenme alışkanlığı lüks haline geldi. Zaman kısıtlamasından dolayı hazır yemekler yiyor, metabolizmamızı bozuyoruz. Fast-food alışkanlığınızdan vazgeçin; yağlı, tuzlu, kızarmış ve hazır yiyeceklerden uzak durun. Çünkü bu tür beslenme alışkanlıkları kalp damarlarında olduğu gibi beyin damarlarına zarar veriyor ve Alzheimer hastalığı gelişme riskini artırıyor. Kalp ve damar dostu besinlerden oluşan; zeytinyağı, balık, meyve ve sebze ağırlıklı olan, kurubaklagilleri de içeren besinler ise Alzheimer hastalığına karşı koruma sağlıyor.
Siyah çikolatanın içerisinde bulunan ve antioksidan özelliği olan Resveratrol, bilişsel gerilemeyi geciktiriyor. Yapılan çalışmalar da aşırıya kaçmamak kaydıyla günde bir-iki parça bitter çikolata tüketmenin zihinsel gerilemeyi azalttığını gösteriyor.
Stresi siz yönetin!
Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak, “Vücudunuz gerilim (stres) altındayken kortikosteoritler adı verilen ve bir bunalım durumunda sizi koruyan hormonlar üretir. Ancak iş sorunları, trafik ve parasal kaygılar gibi günlük olayların tetiklediği sürekli gerilim hali tehlikeli olabilir. Bu, zaman içinde beyin hücrelerini tahrip eder ve yeni hücre oluşumunu bastırır. Bu sebeple stresle başa çıkabilmeye çalışın, strese teslim olmayın” diyor.
Fazla kilolarla savaşın
Yapılan araştırmalar sonucunda vücut ağırlığının Alzheimer riski ile doğru orantılı olduğuna işaret ediyor. Şişmanlar daha çok risk altında bulunuyor. Bu nedenle vücut kitle indeksine göre aşırı kiloya sahipseniz mutlaka tedavi olun ve ideal vücut kilonuza kavuşmaya çalışın. Fazla kilolardan kurtulmak beyin sağlığı için de çok büyük önem taşıyor.
Gece lambasıyla uyumayın
Kaliteli bir uykunun hafızayı güçlendirmede önemli bir rolü var. 6-8 saat arası düzenli uyku belleği korumada fayda sağlıyor. Bölünmüş yahut gece lambasıyla, karanlık olmayan bir ortamda, yetersiz uyku ise Alzheimer ile bağlantılı olduğu bilinen ‘amyloid plak’ oluşumunu artırıyor ve beyin sağlığını korumada önemli katkı sağlıyor.
Alkol ve sigaradan uzak durun
kullanımının, yaşamın ileri dönemlerinde Alzheimer riski oluşturduğunu gösteriyor. Alkol ve sigara tüketimi beynin küçülmesine, özellikle de hafıza ile ilgili olan ‘hipokampüs’ bölümünün küçülmesine neden oluyor.
Metabolik hastalıkları kontrol altına alın
Alzheimer’da kardiyovasküler hastalıklar ve beyin damar hastalıkları gibi diyabet, hipotiroidi ve hipertansiyon hastalıklarının da risk faktörleri oluşturduğu görülüyor. Bu nedenle tüm bu risk faktörlerinin kontrol altına alınması ve tedavinin takip edilmesi gerekiyor.
(Haber Merkezi)