Siyasetin zaman zaman seviye kaybetmesinden ve belden aşağı vuruşlarla süregitmesinden olağanüstü rahatsızım. Rekabette bile bir seviye, bir asalet olmalı diye düşünenlerdenim.
Ersin Ramoğlu sabah gazetesinin güney ekinde yazan bir köşe yazarı…
Haliyle bazı zamanlar Hatay’la ilgili ses getiren yazılara imza atar.
Yabancı yardım kuruluşlarıyla ilgili yazdığı yazılar devlet bürokrasisinin de dikkatini çeken yazılardı. Bir hayli önemseyerek okuduğumu hatırlıyorum.
Ancak son yazdığı Hatay Akparti İl Başkanı ile ilgili yazdığı yazıyı keşke biraz daha irdeleyebilse, muhataplarına sorup öyle yazsaydı. Malum gazeteciliğin en önemli düsturlarından birisi de 5N1K ilkesidir.
Hatay Ak parti İl başkanı Ahmet Atıç elbette ki eleştirilemez değildir.
Yönetimde yaptiği hatalar olabilir, yaptıkları veya yapamadıklarını konu eder eleştirebilirsiniz.
Buna kimsenin bir diyeceği olamaz, bu tür eleştiriler de muhatabın önünü açar, ufkunu genişletebilir.
Fakat Hukuk bürosunun isminden dolayı FETÖ’cülükten suçlamak, 15 Temmuz öncesi yapmış olduğu sözleşmeli davaları suç unsuru gibi sunmak kelimenin tam anlamıyla belden aşağı vuruş yapmaktır.
Hele bunu tüm HBB başkanlığını diyet ödemekle geçiren, Belediyeyi adeta bu örgütün emrine veren, en yakınlarına bu örgütün elemanlarını dolduran, hatta bununla yetinmeyip 15 Temmuz sonrası ilk toplanan HBB Meclisinde şehitler için saygı duruşu istendiğinde darbenin yanında yer alan ölmüş askerler içinde saygı duruşu isteyen Lütfü Savaş’ın sözlerini referans yaparak yazmak tam anlamıyla aymazlık olur.
O Lütfü Savaş ki 15 Temmuzda 3 gün ortadan kaybolan, Meydanlara adının konması istenen Ş. Ömer Halidemir ve Milli İrade isimlerine mecliste red oyu veren insandır.
Ben 15 Temmuzda Başkan Ahmet Atıç’ın performansının şahidiyim. Gece saat 01 sıralarında tatilini yaptığı Arsuz’dan partisine gelen ve o gece toplanan kalabalıktan hiç kopmayan, zaman zamanda mikrofonu eline alıp halkı motive etmeye çalışan insandır.
Kaldı ki geldiği gelenek Fetullah’la hiçbir zaman uyuşmayan bir gelenektir.
O gece sütre gerisinde kalıp şimdi onu bunu FETÖ’cülükle suçlayanların sözlerine itibar etmek FETÖ’ye güç kazandırır.
Sanal Alem, trollerin seviyesiz savaşıyla dolu. Aklı başında olan insanlar bu seviyesizliğe ortak olmamalıdırlar.
Ahmet Atıç İl Başkanı olarak kalır veya gider. O makamlar hiç kimse için baki makamlar değildir.
Ancak şu bilinmelidir ki o koltukta kaldığı müddetçe tüm Ak Partililerin başkanıdır ve öyle de olmalıdır.
Zeki Berber’in kongre adaylığını açıklaması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak ben açıklama biçimini biraz sorunlu bulmaktayım. Keşke bu açıklamayı bir kısım kişilerin saldırılarını referans yaparak değil de kendi yetkinliğini belirterek yapabilseydi. Bu daha şık ve daha güzel olurdu.
Ahmet Atiç’ta enerjisini keşke yanlış yerlere cevap yetiştirmek uğruna heba etmeseydi. O tür durumlarda parti sözcüleri konuşursa çok daha iyi olurdu.
Ak parti’den halkın beklentileri çok daha büyük. O beklentiler kendi iç polemiklerde boğulmamalıdır.
Ersin Ramoğlu sabah gazetesinin güney ekinde yazan bir köşe yazarı…
Haliyle bazı zamanlar Hatay’la ilgili ses getiren yazılara imza atar.
Yabancı yardım kuruluşlarıyla ilgili yazdığı yazılar devlet bürokrasisinin de dikkatini çeken yazılardı. Bir hayli önemseyerek okuduğumu hatırlıyorum.
Ancak son yazdığı Hatay Akparti İl Başkanı ile ilgili yazdığı yazıyı keşke biraz daha irdeleyebilse, muhataplarına sorup öyle yazsaydı. Malum gazeteciliğin en önemli düsturlarından birisi de 5N1K ilkesidir.
Hatay Ak parti İl başkanı Ahmet Atıç elbette ki eleştirilemez değildir.
Yönetimde yaptiği hatalar olabilir, yaptıkları veya yapamadıklarını konu eder eleştirebilirsiniz.
Buna kimsenin bir diyeceği olamaz, bu tür eleştiriler de muhatabın önünü açar, ufkunu genişletebilir.
Fakat Hukuk bürosunun isminden dolayı FETÖ’cülükten suçlamak, 15 Temmuz öncesi yapmış olduğu sözleşmeli davaları suç unsuru gibi sunmak kelimenin tam anlamıyla belden aşağı vuruş yapmaktır.
Hele bunu tüm HBB başkanlığını diyet ödemekle geçiren, Belediyeyi adeta bu örgütün emrine veren, en yakınlarına bu örgütün elemanlarını dolduran, hatta bununla yetinmeyip 15 Temmuz sonrası ilk toplanan HBB Meclisinde şehitler için saygı duruşu istendiğinde darbenin yanında yer alan ölmüş askerler içinde saygı duruşu isteyen Lütfü Savaş’ın sözlerini referans yaparak yazmak tam anlamıyla aymazlık olur.
O Lütfü Savaş ki 15 Temmuzda 3 gün ortadan kaybolan, Meydanlara adının konması istenen Ş. Ömer Halidemir ve Milli İrade isimlerine mecliste red oyu veren insandır.
Ben 15 Temmuzda Başkan Ahmet Atıç’ın performansının şahidiyim. Gece saat 01 sıralarında tatilini yaptığı Arsuz’dan partisine gelen ve o gece toplanan kalabalıktan hiç kopmayan, zaman zamanda mikrofonu eline alıp halkı motive etmeye çalışan insandır.
Kaldı ki geldiği gelenek Fetullah’la hiçbir zaman uyuşmayan bir gelenektir.
O gece sütre gerisinde kalıp şimdi onu bunu FETÖ’cülükle suçlayanların sözlerine itibar etmek FETÖ’ye güç kazandırır.
Sanal Alem, trollerin seviyesiz savaşıyla dolu. Aklı başında olan insanlar bu seviyesizliğe ortak olmamalıdırlar.
Ahmet Atıç İl Başkanı olarak kalır veya gider. O makamlar hiç kimse için baki makamlar değildir.
Ancak şu bilinmelidir ki o koltukta kaldığı müddetçe tüm Ak Partililerin başkanıdır ve öyle de olmalıdır.
Zeki Berber’in kongre adaylığını açıklaması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak ben açıklama biçimini biraz sorunlu bulmaktayım. Keşke bu açıklamayı bir kısım kişilerin saldırılarını referans yaparak değil de kendi yetkinliğini belirterek yapabilseydi. Bu daha şık ve daha güzel olurdu.
Ahmet Atiç’ta enerjisini keşke yanlış yerlere cevap yetiştirmek uğruna heba etmeseydi. O tür durumlarda parti sözcüleri konuşursa çok daha iyi olurdu.
Ak parti’den halkın beklentileri çok daha büyük. O beklentiler kendi iç polemiklerde boğulmamalıdır.