Hatay Barosu Başkanı Av. Cihat Açıkalın, deprem sürecinde Hataylı vatandaşları adeta kaderine terk eden Hatay Büyükşehir Belediyesi yönetimine sert sözlerle yüklendi.
Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin kentin depremle cebelleştiği dönemde tüm ağırlığını Hatayspor’a vermesini eleştiren Açıkalın, “Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin işi Hatayspor maçlarına gitmek, Hatayspor’u ligde tutmak değildir” dedi.
Açıkalın süreçle ilgili açıklamasında; “Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin işi Hatayspor maçlarına gitmek, Hatayspor’u ligde tutmak değildir. Volkan Demirel’e ayrı başlık açarım, her zaman hakkını teslim eder, teşekkür de ederim. Spor ve sanat çok kıymetlidir, toplumun can damarlarıdır, toplumu yaşama bağlar ama yaşamsal önceliklerin önüne de geçmemelidir. Bir ilde su yokken, haşere ile mücadelede hala ilkel yöntemler kullanılıyorken Hatayspor için çalışmaktan önce bu temel hizmetler yapılmalı. Kent yaşamının organizasyonu belediyeye aittir” ifadelerini kullandı.
POLİTİK ÇEKİŞMENİN BEDELİNİ HALK ÖDÜYOR
Depremin vatandaşlar üzerindeki etkileri ile ilgili de fikirlerini belirten Açıkalın; “Hatay’da politik çekişmenin bedelini halk ödedi, hâlâ ders çıkarılmadığını, yeni inşaatların deprem öncesi imar planına göre başladı “Hataylılar duruşma bekleyen tutuklular gibi. İtirazlı binalar, tutuklu müteahhitler, kesilen kolonlar, ihmal yüzünden yaşamını kaybeden insanlar… 6 Şubat depremlerinde büyük yıkım yaşayan Hatay’da halkın tamamının yolu adliyeden geçiyor. Depremden sonra Hatay Barosu, hasar aldığı için bir süre geçici bir konteyner alanında hizmet verdi. Tadilatı tamamlanan adliye yakın zamanda faal oldu. Kusurlu olduğu için yıkılan binalardan itirazlı binalara, moloz döküm alanlarından asbest sorununa kadar Hatay’da depremden sonra yapılanlar ve yapılmayanları baronun oluşturduğu Deprem Komisyonu takip etti ve raporladı. Hatay’da en önemli sorun belirsizlik. Bilgilendirme çok önemli. Ben Hatay insanını duruşma gününü bekleyen tutuklulara benzetiyorum. Duruşma gününün tarihi, tahliye olmak kadar önemlidir. Burada da insanlar çocuklarının eğitim durumundan tutun da yıkılan evlerinin enkazının ne zaman kaldırılacağı veya yıkılan evlerinin yerine yenisinin ne zaman ne şekilde, hangi yöntemle, hangi kurul tarafından yapılacağı konusunda bir bilgiye muhtaç. Bu bilgi verilmediği zaman sorun ortaya çıkıyor. Mesela orta hasarlı binalar papatya falına döndü, yıkılacak mı yıkılmayacak mı? Önce güçlendirme denildi, sonra Cumhurbaşkanı, Hatay ziyaretinden sonra “Olmaz, yıkılacak” dedi, sonra Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Güçlendirme olacak” dedi. Bakan değişti. Şimdiki bakan ise “Güçlendirme olmaz, yıkılacak” dedi. Buranın orta hasarlı binaları çok sert bir deprem ivmesinden sonra ağır hasarlı duruma dönüştü, güçlendirme yeterli olmayabilir, çünkü buranın kendi fay hattı var. Ben de aslında orta hasarlılar da yıkılsın istiyorum. Bu işi şansa bırakmamak lazım. Maliyet olarak da çok yakın. Misal 100 TL’ye sıfır yapılacaksa, 80 TL’ye tadilat oluyor.
YIKILAN BİNALARLA İLGİLİ DAVALAR BAŞLIYOR
Davalar muhtemelen şubat gibi başlayacak, itirazlılar için şu an tespitler yapıldı. Raporlar, Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne (KTÜ) gönderildi, oradan uzman görüşü bekleniyor. Çok dosya var ve sadece bir üniversite baktığı için yavaş ilerliyor. Biz her bina için de ayrı rapor talep ettik. Her binanın özelliği ayrı. Kimisinde kolon kesildi, kimisinde beton ömrünü tamamladı. Oradaki müteahhittin sorumluluğu ile buradaki müteahhit sorumluluğu aynı değil. Binada hiçbir sorun olmadığı halde sırf beton ömrünü tamamladığı için yıkılmışsa o binayı yapan müteahhittin suçu yok. Zaten sorumluluk ile ilgili süre vardır. 35 yıl, 40 yıl önce yapılan bina için müteahhit tutukluysa tahliye edilmesi gerekir.”
Haber: Samim SELÇUK
ABDULVAHİT GÜRASLAN