Yapılan çalışmalar açık alanda koronavirüs bulaşma riskinin 20 kat daha az gözlemlendiğini ortaya koyuyor. Bulaşmaların %90’ının dış değil, iç mekanlarda gerçekleştiğini vurgulayan uzmanlar, pandeminin getirdiği kaygılar ile önlemlerin zaman zaman abartılabildiğini ifade ediyor. Uzmanlar açık alanda bulunurken, koşu yaparken ya da araçta tek yolculuk yaparken maske kullanılmasına gerek olmadığını belirterek akılcı maske kullanımının ise kapalı alanlarda ve kısa sürede değişimle mümkün olduğuna dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, maske kullanımı konusunda yapılan yanlışlara değindi ve akılcı maske kullanımı önerilerini paylaştı.
En büyük risk: Kapalı alanda yakın temas!
Öncelikle koronavirüs bulaşmasının karmaşık bir süreç olduğu için iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Örneğin yakınlık, temas süresi, kalabalık, paylaşılan hava ve yüzeyler, çevresel faktörler, karşılaşma sıklığı, hijyen, mekan, yapılan aktivite gibi faktörlerin hepsi ayrı ayrı bulaşmada çok önemli yer kapsıyor. Aslında kapalı alanda yakın temas, uzun uzadıya yapılan sohbetler ve karşılaşma sıklığının fazla olması en büyük risk olarak tanımlanabilir. Hasta bir kişi ile ne kadar fazla süre vakit geçirilirse o denli fazla bulaşma ihtimali doğuyor.” dedi.
Dışarda buluşma riski 20 kat daha az…
Dışarıda koronavirüs bulaşma riskinin yapılan çalışmalarda 20 kat daha az gözlemlendiğini ifade eden Yılancıoğlu, “Bulaşmaların %90’ı dış değil, iç mekanlarda oluyor. Birlikte uyumak, sık karşılaşma, grup aktiviteleri yüksek risk taşıyor. Dışarıda karşılaşılan bulaşmalar oldukça az ve dışarıda bulaşmanın olması için, özellikle yakın temas, hatta uzun süreli yakın temas gerekiyor. Bu durumda dışarıda bulaşmanın oldukça düşük ve göz ardı edilebilecek bir risk taşıdığını söylemek gerekiyor. Tabi çok kalabalık sokaklar, konser alanları, pazar yerleri gibi alanlarda risk halen düşük olsa da bir miktar yükselebilir.” diye konuştu.
Kaygılarla önlemler abartılabiliyor…
Şimdilerde daha kolay bulaşan Omicron varyantı sebebi ile vaka sayısının oldukça arttığını vurgulayan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Virüs ile karşılaşma sıklığı elbette fazla ama iç mekanlarda risk çok daha fazla oluyor. Açık alanlarda vakit geçirmek hem psikolojik hem de fizyolojik olarak sağlığı olumlu yönde etkileyen bir aktivitedir. Pandeminin getirmiş olduğu kaygılar ile birçoğumuz önlemleri abartarak alıyoruz. Halen sebze ve meyveleri deterjanlı su ile yıkayan, pazar torbalarına dokunmayan insanlar var. Aracında tek başına maske takan, açık alanda maske ile koşu yapan, bisiklete binen insanları görmek gerçekten bilimsel olarak göz ardı edilebilecek bir risk için fazla kaygı duymanın anlamsızlığını ifade ediyor.” dedi.
Kaldırımda virüs bulaşır mı?
Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, özellikle bol oksijene ihtiyaç duyan büyüme çağındaki çocukların dış mekanlarda temiz hava almak yerine maske takmasının durumun vahametini gözler önüne serdiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Çocukların veya yetişkinlerin tenha alanlarda ve az kalabalık bölgelerde maske takmaması göz ardı edilebilecek seviyede küçük bir bulaşma riski taşır. Bu sebeple, özellikle çocuklar ve yetişkinler açık havanın nimetlerinden mahrum kalmamalı, sık sık temiz hava alarak vücudu tazelemeliler. Örnek ile açıklamak gerekirse yürüyerek, koşarak veya bisiklet ile geçen bir kişinin o an aynı yoldaki bir kişiye maskesiz bile olsa virüs bulaştırması neredeyse imkansız. Aynı şekilde kaldırımda yürüyen, öksüren, sigara içen birinin olduğu yerden geçilmesi durumunda da bulaşma riski yok denecek kadar azdır. Çünkü havada difüzyon, rüzgar gibi etkenlerle hava sürekli sirküle olmakta ve yenilenmektedir, bu yüzden hasta etmek için gereken virüs yüküne rastlanılması neredeyse imkansızdır. Bu durumlar bilimsel çalışmalar ile simüle edildi ve gösterildi. Göz ardı edilebilecek seviyede bir risk için böylesine büyük bir kaygı duymak en başta psikolojik olarak büyük bir yüktür.”
Maske kapalı alanda kısa süreli kullanılmalı
Uzun süreli maske kullanımının birçok riski olduğuna da değinen Üsküdar Üniversitesi Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Uzun süre takılan maskeler, kişinin bakteriler ile enfekte ve hasta olmasına yol açabilir. Bu sebeple bir maskeyi uzun süre ve tekrarlı takmamak gerekir. Ayrıca maskenin içerisinde bulunan lifler uzun süreli kullanımda akciğerde birikim ve enflamasyona yol açabilir. Maskenin sık sık ellenmesi, çıkarıp takarken kirlenmesi ve kontamine edilmesi de önemli riskler olduğu için kişiyi hasta edebilir.
Her şeyin fazlasının zarar olduğunu unutmamak gerekir. Akılcı maske kullanımı kalabalık alanlarda, kısa süreli kullanımdır. Açık havada maske kullanımı ise dünyada birçok ülkede uygulanmayan bir önlemdir. Kapalı alanlarda kullanım esastır, açık alanlarda ise temiz hava önerilir.” dedi.
(Haber Merkezi)
Üsküdar Üniversitesi Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, maske kullanımı konusunda yapılan yanlışlara değindi ve akılcı maske kullanımı önerilerini paylaştı.
En büyük risk: Kapalı alanda yakın temas!
Öncelikle koronavirüs bulaşmasının karmaşık bir süreç olduğu için iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Örneğin yakınlık, temas süresi, kalabalık, paylaşılan hava ve yüzeyler, çevresel faktörler, karşılaşma sıklığı, hijyen, mekan, yapılan aktivite gibi faktörlerin hepsi ayrı ayrı bulaşmada çok önemli yer kapsıyor. Aslında kapalı alanda yakın temas, uzun uzadıya yapılan sohbetler ve karşılaşma sıklığının fazla olması en büyük risk olarak tanımlanabilir. Hasta bir kişi ile ne kadar fazla süre vakit geçirilirse o denli fazla bulaşma ihtimali doğuyor.” dedi.
Dışarda buluşma riski 20 kat daha az…
Dışarıda koronavirüs bulaşma riskinin yapılan çalışmalarda 20 kat daha az gözlemlendiğini ifade eden Yılancıoğlu, “Bulaşmaların %90’ı dış değil, iç mekanlarda oluyor. Birlikte uyumak, sık karşılaşma, grup aktiviteleri yüksek risk taşıyor. Dışarıda karşılaşılan bulaşmalar oldukça az ve dışarıda bulaşmanın olması için, özellikle yakın temas, hatta uzun süreli yakın temas gerekiyor. Bu durumda dışarıda bulaşmanın oldukça düşük ve göz ardı edilebilecek bir risk taşıdığını söylemek gerekiyor. Tabi çok kalabalık sokaklar, konser alanları, pazar yerleri gibi alanlarda risk halen düşük olsa da bir miktar yükselebilir.” diye konuştu.
Kaygılarla önlemler abartılabiliyor…
Şimdilerde daha kolay bulaşan Omicron varyantı sebebi ile vaka sayısının oldukça arttığını vurgulayan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Virüs ile karşılaşma sıklığı elbette fazla ama iç mekanlarda risk çok daha fazla oluyor. Açık alanlarda vakit geçirmek hem psikolojik hem de fizyolojik olarak sağlığı olumlu yönde etkileyen bir aktivitedir. Pandeminin getirmiş olduğu kaygılar ile birçoğumuz önlemleri abartarak alıyoruz. Halen sebze ve meyveleri deterjanlı su ile yıkayan, pazar torbalarına dokunmayan insanlar var. Aracında tek başına maske takan, açık alanda maske ile koşu yapan, bisiklete binen insanları görmek gerçekten bilimsel olarak göz ardı edilebilecek bir risk için fazla kaygı duymanın anlamsızlığını ifade ediyor.” dedi.
Kaldırımda virüs bulaşır mı?
Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, özellikle bol oksijene ihtiyaç duyan büyüme çağındaki çocukların dış mekanlarda temiz hava almak yerine maske takmasının durumun vahametini gözler önüne serdiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Çocukların veya yetişkinlerin tenha alanlarda ve az kalabalık bölgelerde maske takmaması göz ardı edilebilecek seviyede küçük bir bulaşma riski taşır. Bu sebeple, özellikle çocuklar ve yetişkinler açık havanın nimetlerinden mahrum kalmamalı, sık sık temiz hava alarak vücudu tazelemeliler. Örnek ile açıklamak gerekirse yürüyerek, koşarak veya bisiklet ile geçen bir kişinin o an aynı yoldaki bir kişiye maskesiz bile olsa virüs bulaştırması neredeyse imkansız. Aynı şekilde kaldırımda yürüyen, öksüren, sigara içen birinin olduğu yerden geçilmesi durumunda da bulaşma riski yok denecek kadar azdır. Çünkü havada difüzyon, rüzgar gibi etkenlerle hava sürekli sirküle olmakta ve yenilenmektedir, bu yüzden hasta etmek için gereken virüs yüküne rastlanılması neredeyse imkansızdır. Bu durumlar bilimsel çalışmalar ile simüle edildi ve gösterildi. Göz ardı edilebilecek seviyede bir risk için böylesine büyük bir kaygı duymak en başta psikolojik olarak büyük bir yüktür.”
Maske kapalı alanda kısa süreli kullanılmalı
Uzun süreli maske kullanımının birçok riski olduğuna da değinen Üsküdar Üniversitesi Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Uzun süre takılan maskeler, kişinin bakteriler ile enfekte ve hasta olmasına yol açabilir. Bu sebeple bir maskeyi uzun süre ve tekrarlı takmamak gerekir. Ayrıca maskenin içerisinde bulunan lifler uzun süreli kullanımda akciğerde birikim ve enflamasyona yol açabilir. Maskenin sık sık ellenmesi, çıkarıp takarken kirlenmesi ve kontamine edilmesi de önemli riskler olduğu için kişiyi hasta edebilir.
Her şeyin fazlasının zarar olduğunu unutmamak gerekir. Akılcı maske kullanımı kalabalık alanlarda, kısa süreli kullanımdır. Açık havada maske kullanımı ise dünyada birçok ülkede uygulanmayan bir önlemdir. Kapalı alanlarda kullanım esastır, açık alanlarda ise temiz hava önerilir.” dedi.
(Haber Merkezi)