Eğitim Reformu Girişimi Politika Analisti Özgenur Korlu, PISA 2022 sonuçlarını “Bir Bakışta PISA 2002” yazısında değerlendirdi.
"PISA 2022 verileri, Türkiye’de neredeyse üç çocuktan birinin matematikte temel yeterliklere sahip olmadığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye, öğrencilerin matematik endişelerinin yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor." Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde yapılan izleme araştırması Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçları açıklandı. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) PISA, 2022 sonuçlarını “Bir Bakışta PISA 2002” yazısında değerlendirdi.
"KIZ ÇOCUKLARI FENDE OĞLAN ÇOCUKLARI MATEMATİKTE BAŞARILI"
ERG Politika Analisti Özgenur Korlu’nun kaleme aldığı analizde, şu ifadelere yer verildi: “PISA 2022’ye 81 ülke ve ekonomi katıldı. OECD Eğitim ve Beceriler Direktörlüğü Direktörü Andreas Schleicher, bu döngüdeki odak alan olan matematiği ‘PISA’ya göre 15 yaşındaki öğrencilerin son 20 yılda ilerleme kaydetmediği alan’ olarak tanımladı. PISA 2022 verileri, Türkiye’de neredeyse üç çocuktan birinin matematikte temel yeterliklere sahip olmadığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye, öğrencilerin matematik endişelerinin yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Temel yeterliliklere sahip olmayan öğrenci oranı okumada yüzde 29,3, fende ise yüzde 24,7. Her üç konuda da temel yeterliklere sahip olmayan öğrencilerin oranı ise yüzde 18,5. Bu da neredeyse her beş öğrenciden birinin temel yeterliklere sahip olmadığı anlamına geliyor. Sonuçlara cinsiyet kırılımında bakıldığında, Türkiye’de kız çocukların okuma ve fen puanlarında oğlanlardan daha başarılı olduğu, matematikte ise oğlanların daha başarılı olduğu görülüyor. Matematik (oğlanlar lehine 6 puan fark) ve fende (kızlar lehine 5 puan fark) fark görece daha azken, okumada kızlar lehine 24 puan. Bu da bir okul yılı fark olduğu anlamına geliyor.
"MATEMATİK BAŞARISI SOSYOEKONOMİK YAPIYLA İLİŞKİLİ"
PISA 2022, öğrencilerin ortalama puanlarının ne kadarının sosyoekonomik durumla açıklanabildiği de inceleniyor. OECD ortalamasında matematik puanlarının yüzde 15,5’i, Türkiye’de yüzde 12,6’sı sosyoekonomik durumla açıklanıyor. Sosyoekonomik durumu ilişkin bir gösterge olarak da değerlendirilebilecek uluslararası ekonomik, sosyal ve kültürel statü endeksi ise bir birimlik değişikliğin kaç puan artışa karşılık geldiği ortaya okuyor. Sadece bir birimlik bir değişiklikle Türkiye’deki öğrencilerin ortalama matematik puanında 27 puanlık artış olması sağlanabiliyor. Bu değişim, öğrenciler arasında bir okul yılının üzerinde fark yaratıyor. OECD, uluslararası ekonomik, sosyal ve kültürel statü endeksine göre dezavantajlı olmalarına karşın PISA’da üst düzey performans gösteren öğrencileri “akademik olarak dayanıklı” olarak tanımlıyor. Türkiye’de bu öğrencilerin oranı (yüzde 11,7) az bir farkla da olsa OECD ortalamasının (yüzde 10,2) üzerinde.
"BEŞTE BİRİ EN AZ HAFTADA BİR OKULDA YEMEK YİYEMİYOR"
Salgın döneminde de sıkça gündeme gelen ve sosyoekonomik olarak dezavantajlı çocukların okula devamı ve eğitim çıktılarının iyileştirilmesinde kilit politikalardan biri olan gıdaya erişime de PISA 2022’de yer veriliyor. PISA 2022’ye Türkiye’den katılan çocukların yüzde 19,3’ü, yani neredeyse beşte biri, para eksikliği nedeniyle haftada en az bir kez yemek yemediklerini bildiriyorlar.
"FEN LİSELERİ VE DİĞER OKULLAR ARASINDAKİ FARK SÜRÜYOR"
OECD’nin sağladığı verilere ek olarak, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) de bir rapor yayımlayarak PISA 2022’de Türkiye’nin performansını değerlendirdi. Burada OECD’nin raporlarından farklı olarak farklı okul türlerinin ortalama puanı paylaşılıyor. Buna göre puanın en fazla azaldığı okul türlerinden biri olan mesleki ve teknik Anadolu liseleri aynı zamanda ortalama matematik puanının en düşük olduğu okul türü. Eğitim İzleme Raporu 2023 kapsamında yapılan değerlendirmeler, 9. sınıfta sınıf tekrar oranının da mesleki ve teknik Anadolu liselerinde diğer okul türlerine göre yüksek olduğuna işaret ediyordu. Özellikle MEB’in son bir kaç yıldır sistemli bir şekilde mesleki ve teknik Anadolu liselerine ilişkin projeler geliştirdiği düşünüldüğünde, bu gösterge ışığında bu projelerin etkisinin de değerlendirilmesi önemli bulgular sunabilir. Okul türüne ilişkin veriler fen liseleriyle diğer okul türleri arasındaki ciddi farkın sürdüğünü gösteriyor. Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri arasında 80 puan (dört okul yılı) fark görülüyorken, mesleki ve teknik Anadolu liseleriyle karşılaştırıldığında bu fark 203 puana (10 okul yılı) kadar çıkıyor. Farklı lise türlerinden mezun olan öğrencilerin aynı beceride olmadığını gösteren bu durumun, eşitlik ve adalet ilkeleri açısından olumsuz olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN