Şu bir gerçek.
17 Nisan sabahı hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Şu an anketlerin kahir ekseriyeti sonucun “Evet” lehine olduğunu gösteriyor.
Tartışılan konu aradaki açığın ne kadar olacağı.
Anayasa değişikliğinin gerçekleştiği günün ertesinde meclisin hızla uyum yasalarını çıkarması gerekiyor.
Çok dillendirilmese de siyasipartiler yasası, seçim yasası ve seçim barajı da meclis gündemine gelecek.
Temsil gücünü arttıracak dar bölge veya daraltılmış bölge seçim sistemini tartışmaya başlayacağız.
Ülkenin 600 bölgeye ayrılıp her bölgeden en çok oy alan partinin 1 milletvekili çıkarması üzerine kurulu dar bölge sistemi olası alternatifler içerisinde.
Artık partiler paraşütle aday indiremeyecekler. Her bölgenin en sevilen, en popüler insanını aday göstermek zorunda kalacaklar.
Seçilen vekiller kendini genel başkanından ziyade seçen halka borçlu addedecek.
Partiler kendilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklar. Artık “aldığım yüzde 25 oy bana yeter, otururum anamuhalefete ve ölünceye kadar başkan kalırım” devri bitecek.
Her parti halkın yarısının oyuna talip olacak. Halkın değerleriyle barışık yaşayacak, kimsenin kılığı, kıyafeti, yaşam tarzı kendisini ilgilendirmediği gibi karışmayı hayal bile etmeyecek.
Her ne kadar seçim tarihi 2019 olarak verildiyse de 2018 de büyük bir ihtimalle çifte sandık halkın önüne gelecek.
Oylar evette çıksa, hayır da çıksa erken seçim kaçınılmaz görünüyor.
Zira çıkacak evet oylarıyla mevcut hükümet ve başbakan topal ördek konumuna düşecek. Tüm bürokrasi kendini yeni yürütmeye göre dizayn edecek.
Mevcut meclis hızla uyum yasalarını çıkartıp erken seçim kararı alacaktır büyük bir olasılıkla.
Ak Parti hızla kongrelerini yapmaya ve tamamlamaya gayret gösterecek, yeni duruma uygun genel başkanını belirleyecektir. Tayyip Erdoğan’ın yeniden partisinin başına geçeceğinden kimsenin şüphesi bulunmuyor.
Chp’de de evet oylarının baskın çıkmasından sonra çanlar Kılıçdaroğlu için çalmaya başlayacaktır. Her ne kadar KK siyasi kurnazlık yapıp tüm güçlü genel başkan adaylarının altına araba verip Anadolu’ya “Hayır” için çalışmaya gönderdiyse de sonucun değişeceğini zannetmiyorum.
KK bu mantıkla kendi muhaliflerinin önlerini açarak yenilgiyi kucaklarında bırakmak istiyor olabilir. Yenilginin faturasını muhaliflere kesebilir. “Çalışsalardı olmazdı” mantığına sığınmak isteyebilir.
Ancak tüm bunlar CHP’de suları durultmayacak, yeni bir genel kurulun kapısını açacaktır. Bu durumdan CHP’nin yerel siyasetinin de etkilenmeyeceği elbette ki düşünülemez.
MHP ise referandum yolunda karşısına çıkan ayrık otlarını temizlemeye ve partisini yeniden dizayn etmeye çalışacaktır. Yeni döneme partisinden çıkan çatlak seslerle değil daha berrak ve güçlü girmeye başlangıç yapacağını düşünüyorum.
Tabiidir ki Meral Akşener de kendine yeni bir parti arayacak ve bir atımlık barutunu ilk seçimde kullanmaya gayret gösterecektir. Başarısız olduğu takdirde arkasında kendisini cilalayan güçler de çekilecek, bir sonraki seçimde adı bile zor hatırlanan siyasi mevtalar arasına karışacaktır.
HDP’den sözetmeye bile gerek duymuyorum. Aldığı yüzde 13 oyu hoyratça harcayarak ve çözüm sürecini dinamitleyerek kendi ayağına kurşun sıkmış ve Kürt seçmenlerin bile güvenini sarsmıştır. Kendini Kandilin emir ve doğrultuları içerisinde var etmeye devam edeceğinden kuşku yok. Ancak oylarının yarısıyla iktifa ederek olacak bu varlık.
17 Nisanda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne iç politika, ne de dış politika…
17 Nisan sabahı hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Şu an anketlerin kahir ekseriyeti sonucun “Evet” lehine olduğunu gösteriyor.
Tartışılan konu aradaki açığın ne kadar olacağı.
Anayasa değişikliğinin gerçekleştiği günün ertesinde meclisin hızla uyum yasalarını çıkarması gerekiyor.
Çok dillendirilmese de siyasipartiler yasası, seçim yasası ve seçim barajı da meclis gündemine gelecek.
Temsil gücünü arttıracak dar bölge veya daraltılmış bölge seçim sistemini tartışmaya başlayacağız.
Ülkenin 600 bölgeye ayrılıp her bölgeden en çok oy alan partinin 1 milletvekili çıkarması üzerine kurulu dar bölge sistemi olası alternatifler içerisinde.
Artık partiler paraşütle aday indiremeyecekler. Her bölgenin en sevilen, en popüler insanını aday göstermek zorunda kalacaklar.
Seçilen vekiller kendini genel başkanından ziyade seçen halka borçlu addedecek.
Partiler kendilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklar. Artık “aldığım yüzde 25 oy bana yeter, otururum anamuhalefete ve ölünceye kadar başkan kalırım” devri bitecek.
Her parti halkın yarısının oyuna talip olacak. Halkın değerleriyle barışık yaşayacak, kimsenin kılığı, kıyafeti, yaşam tarzı kendisini ilgilendirmediği gibi karışmayı hayal bile etmeyecek.
Her ne kadar seçim tarihi 2019 olarak verildiyse de 2018 de büyük bir ihtimalle çifte sandık halkın önüne gelecek.
Oylar evette çıksa, hayır da çıksa erken seçim kaçınılmaz görünüyor.
Zira çıkacak evet oylarıyla mevcut hükümet ve başbakan topal ördek konumuna düşecek. Tüm bürokrasi kendini yeni yürütmeye göre dizayn edecek.
Mevcut meclis hızla uyum yasalarını çıkartıp erken seçim kararı alacaktır büyük bir olasılıkla.
Ak Parti hızla kongrelerini yapmaya ve tamamlamaya gayret gösterecek, yeni duruma uygun genel başkanını belirleyecektir. Tayyip Erdoğan’ın yeniden partisinin başına geçeceğinden kimsenin şüphesi bulunmuyor.
Chp’de de evet oylarının baskın çıkmasından sonra çanlar Kılıçdaroğlu için çalmaya başlayacaktır. Her ne kadar KK siyasi kurnazlık yapıp tüm güçlü genel başkan adaylarının altına araba verip Anadolu’ya “Hayır” için çalışmaya gönderdiyse de sonucun değişeceğini zannetmiyorum.
KK bu mantıkla kendi muhaliflerinin önlerini açarak yenilgiyi kucaklarında bırakmak istiyor olabilir. Yenilginin faturasını muhaliflere kesebilir. “Çalışsalardı olmazdı” mantığına sığınmak isteyebilir.
Ancak tüm bunlar CHP’de suları durultmayacak, yeni bir genel kurulun kapısını açacaktır. Bu durumdan CHP’nin yerel siyasetinin de etkilenmeyeceği elbette ki düşünülemez.
MHP ise referandum yolunda karşısına çıkan ayrık otlarını temizlemeye ve partisini yeniden dizayn etmeye çalışacaktır. Yeni döneme partisinden çıkan çatlak seslerle değil daha berrak ve güçlü girmeye başlangıç yapacağını düşünüyorum.
Tabiidir ki Meral Akşener de kendine yeni bir parti arayacak ve bir atımlık barutunu ilk seçimde kullanmaya gayret gösterecektir. Başarısız olduğu takdirde arkasında kendisini cilalayan güçler de çekilecek, bir sonraki seçimde adı bile zor hatırlanan siyasi mevtalar arasına karışacaktır.
HDP’den sözetmeye bile gerek duymuyorum. Aldığı yüzde 13 oyu hoyratça harcayarak ve çözüm sürecini dinamitleyerek kendi ayağına kurşun sıkmış ve Kürt seçmenlerin bile güvenini sarsmıştır. Kendini Kandilin emir ve doğrultuları içerisinde var etmeye devam edeceğinden kuşku yok. Ancak oylarının yarısıyla iktifa ederek olacak bu varlık.
17 Nisanda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne iç politika, ne de dış politika…